Aix-en Provence GezveGez Notları

Aix-en Provence,  güney Fransa’da Marsilya’ya sadece 25 km. mesafede bulunan kültür ve tarih dolu bir şehirdir.. Dünyaca ünlü ressam Paul CEZANNE’nin şehir üzerinde müthiş bir imzası vardır..Ressamın burada doğup yaşaması, Emile ZOLA ile sohbetleri burada yapması, Picasso gibi 10 km. mesafedeki St Victorie dağını ve çevresini defalarca resmetmesi şehrin kültürel atmosferini bir hayli yükseltmektedir..

150.000 civarında nüfusu olan bir şehire 4 üniversite, sayısız yüksekokul ve dil okulunun sığmış olması kültür yapısını daha da zirveye çıkarıyor.

İyi korunmuş tarihi dokusunu; sokaklarında, meydanlarında, çeşmelerinde, tarihi evlerinde, katedralinde, mazarin mahallesinde, müzelerinde hissediyorsunuz.. Lavanta kokulu, daima canlı ve hareketli sokaklarında dolaştığınızda, insanlara baktığınızda en yakın şehir olan Marsilya’dan bambaşka bir yerde olduğunuzu hemen anlıyorsunuz.

Bir yanda Pazarları (tekstil-el sanatları, meyve-sebze, çiçek), adım başı karşınıza çıkan çeşmeleri diğer yanda hiç eksik olmayan kültürel etkinlikleri, tiyatroları, konserleri ve dünyaca meşhur “Lirik Müzik Festivali” burayı gezmeye-gitmeye değer çok özel bir şehir yapıyor.

Gezi öncesi şehri “basılı harita” üzerinde incelemek, gidince haritayı kullanmak tavsiye edebileceğim bir alışkanlığımdır.. Cep telefonundan kullanabileceğiniz bir çok harita olmakla birlikte, onları ancak ekranınızın boyutu kadar görebilirsiniz…
Oysa basılı haritaları; daha büyük ebatlarda kullanabilir, şehre geniş perspektiften bakabilir ve üzerine notlar alabilirsiniz…
Aix-en Provence’de turizm ofisinden de basılı harita alabilirsiniz.. Ancak gezi öncesi incelemek ve bastırarak kullanmak için, 2 adet Aix-en Provence Haritası tavsiyeme aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz : 

https://www.aixenprovencetourism.com/en/plan-your-trip/aix-maps/

https://petescully.files.wordpress.com/2015/07/aixmapdrawing.jpg

GEZveGEZ NOTU : Aix-en Provence gezi planlarınızı yaparken “City Pass Aix-en Provence” kartını inceleyin.. Gezi programınıza göre, avantajları varsa mutlaka alın..
“City Pass Aix-en Provence”  kartı ile ilgili daha fazla bilgiyi yazımın sonunda bulabilirsiniz..

Bazı şehirlerde “şehir kadar ünlü bir cadde” vardır..Aix-en-Provence’de “Cours Mirabeau” bu konumdadır. Çünkü şehrin ana caddesi; merkezi, kalbi, en popüler ve haraketli yerlerinden birisidir.. Şehirde “gezmeye başlamak” için çok doğru bir yerdir.. Turizm Ofisinin caddenin başında olması bu işi kolaylaştırmaktadır..

Eski şehir ile Mazarin mahallesini ayıran 440 metre uzunluğunda ve 42 metre genişliğindeki Cours Mirabeau, 17.yüzyılda Başpiskopos Mazarin tarafından şehrin düzenlenmesi aşamasında planlanan bir caddedir.. Şehrin güneye doğru büyümesi planlarında yer alan “mazarin mahallesi” nin kurulmasına paralel olarak burjuva kesiminin rahatça gezebilme ve arabalarını koyabilme talebi  caddeyi yarattı.. Bu özel caddeye de; devrimci, yazar, diplomat, mason, gazeteci ve Fransız politikacı  Honoré-Gabriel Riquetti Mirabeau’nun (1749-1791) adı verildi.

Başlangıçta caddede dükkanlar yoktu, sadece zenginlerin evleri vardı.. Bugün, caddenin her iki tarafında şık evler  dışında aynı zamanda mağazalar, bankalar, restaurantlar ve cafeler vardır.. Cadde ilk yapıldığında kenarlara “karaağaçlar” dikilmişti. Ağaçlarda meydana gelen hastalık sonucu 19. yüzyılda bunlar sökülerek yerlerine “çınar ağaçları” dikilmiştir.. Bu gün çınar ağaçlarının ihtişamı cadde boyunca adeta yeşil bir tünel yaratmaktadır.. Bu görüntü caddeyi eşsiz yapmaktadır.

Caddenin başlangıcındaki  Rotonde Çeşmesi’nden, diğer ucundaki  Place Forbin’deki Roi René heykeli ve çeşmesine kadar sıralanan evler, çeşmeler Cours Mirabeau’nun kimliğini oluşturmakta, güzelliğini arttırmaktadır.. Cadde boyunca bazı  “özel evlerin” (konakların) ve “çeşmelerin” notlarını sizinle paylaşmak istiyorum..

Caddenin kurulduğu günden bu güne dek her iki yakasında bulunan evlerin korunuyor olması çok değerli.. Elbette tüm evlerin bir hikayesi var… Aix-en-Provence şehrine gittiğinizde mutlaka caddeyi boydan boya gezin ve evleri seyre koyulun…

Cours Mirabeau Caddesi üzerindeki en ünlü yer 53 numaradaki bu cafedir.. 1660 yılında yapılan Hotel de Gantes’in zemin katında bulunmaktadır.. Müdavimleri arasında Paul Cézanne, Picasso, Emile Zola ve Albert Camus bulunmaktadır ..Bu tesis 1792 yılından beri çalışmaya devam etmektedir.. Zamanında burda çalışan Garsonlardan ikisi restoranı orijinal sahiplerinden satın almışlar ve buraya Les Deux Garçons (İki Garson) adını vermişler. Bilinen kısa adı “Les 2 G” dir..

Burada bir şeyler içmenin yanında güzel fransız mutfağından örnekleri de deneme imkanınız vardır.. Les Deux Garçons’da mutlaka bir mola verin, kahvenizi yudumlarken Cezanne-Emile Zola gibi ünlülerin burada yaptıkları sohbetleri duyar gibi olacaksınız..Cafe’nin içine girmeyi unutmayın..İçinin bir tablo kıvamında, çok güzel olduğunu söyleyebilirim.. Cafe ile ilgili daha fazla bilgi için kendi internet sitesine girebilirsiniz :
https://les2garcons.fr/

Bu ev sokaktaki en eski, en özel evlerden birisidir.. Adeta Aix-en-Provence’nin simgesel yapılarından birisidir, şehir tanıtımlarında, kartpostallarda daima olan bir yerdir..1651 yılında inşaatı biten bu ev zengin tekstil tüccarı Pierre Maurel’e aittir.. Giriş kapısının sağında ve solunda Jacques Fosse tarafından yontulmuş iki dev Atlantis heykeli ile dikkat çeker..Dış kapısı ve cephe süslemeleri çok güzeldir..Bina bugün Ticaret Mahkemesi olarak kullanılmaktadır.

Cours Mirabeau’nun bir ucunda, Forbin meydanında, Kral René heykelinin arkasında duran bu bina, mimar Georges Vallon tarafından 1725 yılları civarında, bir su değirmeni alanında inşa edilmiştir.. Binanın sahibi Henri Gautier Kral Louis XV tarafından desteklenen çok zengin bir adamdı ve Provence eyaletlerinin hazinesi sorumluluğu verilmişti…

Bina cephesi çok dengeli olup, Provence Barok mimarisinin çok güzel bir örneğidir.. Geniş çatı zincirine sahip üç katlı bina, özellikle pencere üstü ve balkon altında bulunan maskelerle ön plana çıkmaktadır.. Mutlaka seyredin, inceleyin, fotoğraflayın… 1. katın balkonu çok güzel ferforje demir korkuluklar ile süslenmiştir (Tipik bir Fransız balkonu)..

  • No-37 Hotel de Nibles: 17. yüzyılda Guidi ailesi için yapıldı ve 18. yüzyılda Nibles tarafından satın alındı. Özellikle ahşap oymalı dış kapısı ve kapı üstünde duvardaki yatay olarak devam eden süslemeler çok güzeldir.
  • No-27 Hotel d’Estienne d’Orves: 17. yüzyılın ikinci yarısında Margalet ailesi adına yapıldı.19. yüzyılın ilk yarısında d’Estienne d’Orves ailesi tarafından alındığı için bu isimle anılmaktadır.Taş duvar işçiliği ve ferforje balkonlar ile dikkat çekmektedir.
  • No-23 Hotel du Chevalier Hancy: Caddenin güzel ve ilginç evlerinden birisidir..Özellikle Kapısının üstünde bulunan uykulu karakter gibi eğlenceli detaylar için binanın diğer noktalarını tarayın..
  • No-20 Hotel de Forbin: 1656 yılında inşa edilen ve caddenin en büyük evlerinden birisidir.. Meclis’e danışman Pierre Pavillon tarafından yaptırılmıştır. Ev 1672 yılında Forbin ailesine geçmiştir.
  • No-19 Hotel d’Arbaud-Jouques: Bu evi kaçırmayın. Zengin şekilde oyulmuş ön kapıları, ferforje ve şık resepsiyon salonları, geniş iç merdivenleri ile Cours’un en güzeli arasında yer almaktadır.  Koridorun arkasındaki cam kapılardan geçilen keyifli bir avlu ortamında İtalyan restoranı Côté Cour yer almaktadır.
  • No-10 Hotel d’Isoard-Vauvenargues: olarak bilinen Hôtel d’Entrecasteaux.. 1 Mayıs 1784’te Marquis, metresiyle evlenebilmek için bu evi yaptırmış ve karısının boğazını bir usturayla kesmişti. Ama yakalandı ve korkunç bir ölüm cezasına çarptırıldı, ancak idam edilmeden önce ateşinden öldü.
  • No-4 Hotel de Villars: 1710 yılında Louis d’Esmivy de Moissac tarafından yaptırılmıştır. 1750’de bu özel konak, Moissac’ın torunu tarafından Villars Dükü’ne, ardından Provence Valisi’ne satıldı.. Ön cephede Villar tarafından 4 sütun ve sütunlar üzerindeki balkon ilavesi yapılmıştır.. Bu ilave binaya bir farklılık katmaktadır.

Aix-en-Provence şehrinin cadde ve sokaklarında bir çeşme ile karşılaşmak sizleri şaşırtmasın..Şehrin tamamında 200 adet çeşme olduğu söyleniyor.. Bu çeşmelerden 4 tanesi Cours Mirabeau’yu süslüyor.. Aşağıda bu çeşmeleri sizlere tanıtıyorum..

Aix-en-Provence’deki en büyük ve en ünlü çeşme La Rotonde‘dir.. Şehrin sembolü olan bu çeşmeyi her kartpostalda, her tanıtım fotoğrafında  görebilirsiniz.. Çeşmenin bulunduğu meydan ve kavşak 1777 yılında Avignon ve Marsilya’ya olan rotalara daha iyi erişim sağlamak ve aynı zamanda şehre ihtişamlı, sembolik bir giriş sağlamak için yapıldı.. Meydanın ortasındaki La Rotonde çeşmesi 1860 yılında mühendis Théophile Ponts ve Chaussées Tournadre tarafından tasarlanarak inşa edildi…

Toplam 41 metre çapa ve 12 metre yüksekliğe sahip çeşme iki havuz, bir çanak ve en üstte 3 heykelden oluşmaktadır.. En alttaki büyük havuz ile ikinci havuz arasında her biri 2 aslandan oluşan 6 grup heykel havuzu çevrelemektedir.. İkinci  havuzun önünü kuğulara binmiş bebekler süsler.. İkinci havuzun ortasında çanağın oturduğu sütundaki balıklar oldukça hoş görünmektedir.

Çeşmenin en üstünde ayakta yanyana duran 3 kadın heykeli vardır. Bu heykellerin hepsi bir başka yöne bakar ve sembolize ettiği bir konu vardır.. Birisi Cours Mirabeau‘ya bakıyor ve Adalet‘i sembolize ediyor . İkincisi Marsilya yönüne bakıyor, Ticaret ve Tarım sembolize ediyor. Üçüncüsü Avignon yönüne bakıyor ve Güzel Sanatlar‘ı sembolize ediyor..

Sular aktığında çeşmenin güzelliği daha fazla artıyor…(gezilerdeki en büyük kadersizlik, ilgili yapının bakımda olmasıdır !! Çeşme bakımı nedeniyle akan suları biz göremedik…)

1691 yılında Laurent Vallon tarafından yaptırılan New Cannons çeşmesi  St Lazare olarak bilinen eski bir çeşmenin yerine inşaa edildi.. Yol yapımı sırasında biraz küçülmek zorunda kalan çeşme, 19. yüzyılda dağlara giden koyun sürüleri için bir su içme yeri olarak kullanılırdı.. Havuzun kenarlarının düşük olma nedenini buradan anlıyoruz. İsmi ise ana havuza su akıtan 9 kanalın (tabanca) olmasından kaynaklanmaktadır.. Bugün, bitki örtüsü o kadar büyüdü ki, çeşmenin heykel detaylarını yok etmeye doğru gitmektedir. 

Sıcak Su Çeşmesi veya Yosunlu Çeşme olarak anılır..Caddede inşa edilen ilk çeşmedir. 1667 yılında  inşa edilmiştir ve Bagniers’ın termal sularından gelen kaynak ile beslenir.. Suyun sıcaklığı  18 ºC kadar olmaktadır.. Çeşme dar bir havuzun ortasında duran devasa yosunlu bir kayanın üzerine suyun akmasıyla oluşur…Çeşmenin suyu sıcak olduğu için soğuk havalarda buhar oluşmakta ve bu durum ilginç görüntüler yaratmaktadır.

Cours  Mirabeau’nun diğer başında Forbin meydanında 1819’da Pierre-Henri Revoil tarafından tasarlanan Kral Rene’nin çeşmesi vardır.. Çeşmeyi süsleyen heykel, David d’Angers’ın eseridir.  “İyi kral” lakaplı Kral Rene  bir elinde Asa ve diğer elinde Muscat Üzümü tutmaktadır.. Ayaklarının altında kralın sanata düşkünlüğünü işaret etmek için kitap ve resim paletleri gibi eşyalar konmuştur..

Cours Mirabeau caddesinin kuzey yakasında bulunan bölüm Aix-en-Provence’nin eski şehrini (old town) oluşturmaktadır. Bu bölgeyi 14.-18. yüzyıllardan kalma binalar, daracık sokaklar, yaya yolları, alışveriş dükkanları, cafeler, restaurantlar her daim canlı kılıyor.. Bu sokaklarda dolaşmak, hatta kaybolmak çok güzel bir fikir.. Bunu mutlaka deneyin.. Eski şehir’de dolaşırken görmeniz gereken yerleri sıralamak istiyorum.. 

Meydan 14. yüzyıldan beri bulunduğu yerdedir.. Eski Şehir’in merkezi olan bu meydanın asıl adı “Mairie” dir, belediye binası olduğu için “hotel de ville” meydanı olarak bilinmektedir.

Bu güzel meydanı süsleyen bir çok bina vardır. Bu binaların en önemlisi 17. yüzyıldan kalma “belediye binası”dır ve İtalyan tarzı ön cephesi, cephe süslemeleri, ahşap kapıları, kapı yanında bulunan sütunlar ve üstlerindeki balkon çıkıntısı dikkat çekmektedir.. Bina 1655-1678 yılları arasında Pierre Pavillon tarafından, heykeltraş Rambot ve Fossé’nin desteğiyle yapılmıştır. 

Diğer güzel bina Eski Tahıl Pazarıdır (L’Ancienne Halle aux Grains).. Belediye binasının sağ köşesinde bulunan 1754 yılında yapılan bu binanın kuzeye bakan cephesinin çatıya yakın bölümünde çok güzel bir alınlık vardır.. Provence’de tarımsal refahın iki simgesi Rhone ve Durance nehirleri iki insan figürü ile anlatılmak istenmiştir. Özellikle heykellerden birisinin  ayağını alınlıktan aşağıya sarkıtması  çok hoş olmuş…Pencerelerin üstündeki masklar da dikkat çekici.. Bu binanın bir kısmı kütüphane, diğer kısmı postane olarak kullanılıyor..

Bu meydandaki en önemli anıtlardan bir diğeri Saat kulesi “Tour de I’Horloge” dir. 16 yüzyıldan kalan bu anıtın saati çok ilginçtir ve 1661 yılından beri astronomi saati olarak hizmet vermektedir.. Saat başı hareketli figürler olduğu söyleniyor, ancak biz gittiğimizde çalışmıyordu. Kulenin en tepesindeki ferforje kafes ve çan dikkat çekmektedir. 

Meydanın ortasındaki roma sütunu ile çevrili Çeşme 1755 yılında inşaa edilmiştir..En üstte altın defne yaprağı ile çevrili bir küre var.. Köşelerde ağızlarından  su akan 4 mask  vardır. Sütunun altındaki kaidenin dört tarafında 4 yazıt bulunur..Batı yönünde , belediye ye bakan yazıt da “belediye” ile ilgili sözcükler.. Doğu ve Güneyde LouisXV, Vali (Villars dükü) ve Parlemento Başkanı (Gallois de la Tour ) onurlarına yazılı sözcükler. Kuzey’e bakan yazıt da da, suyun aslında Romalılar tarafından getirildiğine dair sözcükler yazmaktadır. Tahıl Pazarı alınlığındaki heykeller ve çeşmenin yaratıcısı aynı heykeltraş,  Jean-Pancrace Chastel ‘dir..

Meydan ayrıca renkli Çiçek Pazarına her gün (kitap fuarının olduğu gün hariç) ev sahipliği yapmaktadır. Her ayın ilk pazar günü Eski bir Kitap Fuarı meydanda yer almaktadır.. Buradaki cafeler ve restaurantlar sizlere meydan  manzarası eşliğinde gece geç vakte kadar hizmet için beklemektedir.

Belediye meydanının hemen yanındadır.. Saat kulesinin önünden dönerek ulaşabilirsiniz.. Akşamları özellikle gençlerin uğrak yeridir.… İkinci dünya savaşı öncesi Yahudi mahallesi olarak tanımlanan bu bölge 1963’te başlatılan bir proje kapsamında, bir blok evin yıkılması sonucu sonradan açılmıştır. Meydanın çevresi restore edilmiş evler, cafeler, restaurantlar ile donanmıştır. 1977’de Aix’li sanatçısı Jean Amado tarafından yaratılan bir çeşme meydanı süslemektedir.. Meydanın altı otopark olarak kullanılmaktadır..

Hôtel de Ville meydanından kuzey yönüne gittiğinizde Musee du Vieil-Aix yolda karşınıza çıkacaktır.. Yola devam ettiğinizde Katedral ile karşılaşırsınız… Katedralin arkasında  Musée des Tapisseries bulunmaktadır.

1932 yılında özel bir konak olan “Estienne de Saint-Jean” bir dizi çalışma sonucunda kentin tarihi müzesi haline gelmiştir.. Müze, Marie d’Estienne de Saint-Jean tarafından kurulmuştur. Zaman içinde yapılan bağışlar ile oluşturulan koleksiyonlar sayesinde bu gün müze, Aix-en-Provence’in tarihini ve geleneklerini çok güzel yansıtmaktadır..

Müzede; bölgesel mobilyalar, kil ürünler, geleneksel heykelcikler (santon), sanat loncalarından nesneler ve konuşan doğuş sahnesinden kuklalar, kostümler, fotoğraflar, bize Aix sakinlerinin hayatı hakkında gerçek bir fikir veriyor.. Müzenin ilginç yanı “Corpus Christi’nin Ekranı” dır..Bu ekranda  Eski Rejim kutlamalarının yeniden canlandırılışı digital olarak görülmektedir.

Antik bir tapınağın temelleri üzerine yapıldığı rivayet edilen Saint Sauveur (Aziz Kurtarıcı) Katedrali, 12. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar geniş bir zaman diliminde yapılmıştır.. Roma, Romanesk ve Gotik unsurların yer aldığı cephede mimari stillerin karışımı belirgindir.. Cephedeki heykellerin (ikisi hariç) tamamı Fransız devrimi sırasında parçalanmış yerine yenileri eklenmiştir.. Ama yine de görülmeye değerdir.. Kapılar ceviz oyma olarak 1505 yılında yapılmıştır.. Ana kapının yanında ve çevresindeki havari heykelleri, süslemeler birer sanat eseridir. 64 metre yüksekliğindeki 14 yy da yapılan Çan kulesi kare tabana oturtulmuş ve daha sonra sekizgen şeklinde devam etmektedir.

Romanesk kapıdan girdikten sonra ziyaretçiler klasik sütunlara sahip , huzurlu bir şekilde karşılamaktadırlar.. Katedral müze niteliğindedir ve içinde görülecek çok eser vardır.. Girişte hemen sağda sekizgen konumda Vaftizhane vardır ve 5. yüzyılın başından 6. yüzyıla kadar inşa edilmiştir. Sütunların bir roma tapınağından alındığı tahmin edilmektedir.

Ana nefin sağında, 15. yüzyıldan kalma ünlü Burning Bush’un Triptych’i “ resmi bulunur. Nicolas Froment tarafından boyanmış triptik zarar görmemesi için ilkbahar ve yaz aylarında sadece belirli tarihlerde sergilenmektedir. 15. yüzyılın en iyi tablolarından birisi olarak kabul edilir. Resimde, Meryem ve İsa’nın yanan bir çalı üzerinde oturdukları görülmektedir..On dokuzuncu yüzyıl vitray pencereleri, üst düzey kilise din adamlarının armalarına sahiptir ve görülmeye değerdir.Sol tarafta İyi Kral René’nin tasviri dikkat çeker.. Kuzey ve güney koridorda olağanüstü Flaman halıları, Yüksek Altar’ın arkasında ise St. Côme ve Damien Şapeli vardır.

Katedralin hemen yanında bulunan Saint-Sauveur Manastırı , 1190 civarında inşa edilmiştir..Eski bir roma meydanına inşaa edildiği bilinmektedir…. Manastır  Provence Romanesk mimarisinin güzel bir örneğidir ve Katedralin içinden girilmektedir ..Bahçedeki sütunlar ve oyma figürler muhteşemdir.. Oymalarda incil sahnelerini görebilirsiniz.. Ayrıca dört köşedeki sütunlarda,  her biri dört misyoneri simgeleyen oymalar ile dekore edilmiştir: melek (Matta), aslan (Mark), kartal (John) ve boğa (Luke).

Katedral ile ilgili daha fazla bilgi için  http://www.cathedrale-aix.net/ sitesini tıklayabilirsiniz.. Ayrıca cep telefonunuza katedral’in mevcut uygulamasını indirebilirsiniz..

Müze, çok özel bir HALI müzesidir..Bu olağanüstü müzede, 17. ve 18. yüzyıllardan kalma halılar koleksiyonunun yanı sıra çağdaş tekstil sanatından bazı eserler de  sergilenmektedir.. Müze koleksiyonunun öne çıkanları arasında Cervantes tarafından “Don Quixote de la Mancha” sahnelerine sahip Beauvais halıları yer alıyor..Diğer halı grupları; Berain’den ilham alan “The Grotesque” ve Leprince’den “Rus Oyunları” dır.. Müzede bazı dikkat çekici mobilyalar da (dolaplar, sandalyeler, şifonyerler) sergilenmektedir..

Müze , katedralin dibinde bulunan  Palais de l’Archevêché  (eski Başpiskopos Sarayı) binasında yer almaktadır..Yaz aylarında, sarayın avlusu uluslararası üne sahip Festival d’Art Lyrique d’Aix-en-Provence (Opera Festivali) için Archdiocese tiyatrosu  adı verilen açık hava tiyatrosuna dönüştürülmekte ve festivalin ana sahnelerinden birisi olmaktadır…Zemin katta bulunan “Gotik Oda” geçici sergilere ev sahipliği yapmaktadır.
Daha detaylı bilgi için http://www.museum-aix-en-provence.org/aix-en-provence-tapisseries.htm internet sitesini ziyaret edebilirsiniz..

Place de l’Hôtel de Ville meydanın güney yönünde ilerlerseniz  Place Richelme vardır ve burada belli günlerde  sebze-meyve pazarı (Marché aux Fruits et Légumes) kurulmaktadır…Güney yönünde ilerleyip Rue Aude üzerinden devam edip Rue Espairat sokağına vardığınızda sol tarafınızda Place d’Albertas meydanına ulaşacaksınız.

Albertas Meydanı Aix-en Provence şehrinin simgesel meydanlarından birisidir.. Özellikle meydanın ortasında bulunan çeşme fotoğrafı Aix ile birlikte anılmakta, şehrin tanıtım fotoğraflarında ön plana çıkmaktadır..

 Zarif Barok ve Rokoko binalar ile çevrili meydan;  bir taraftan  harap bir görüntü vermekte, diğer taraftan özgün kişiliğe ve hatıralara sahip bir meydan havası estirmektedir..18. yüzyılda Albertas ailesi, kentin önde gelen ailelerinden biriydi..1724 yılında Henri Rainaud d’Albertas, Laurent Vallon’a özel konağının ön cephesini ve girişini tasarlama talimatı verdi…Önünün açık olması için 1735-1741 tarihleri arasında, karşısındaki evleri satın aldı ve yıktı. Paris’in kraliyet meydanlarına uygun (concorde, vendome) benzer  bir meydan yapılmasını istedi.. 1742’den 1746’ya kadar çalışmalarını sürdüren oğlu Jean-Baptiste d’Albertas’dı ve projeyi Laurent Vallon’un oğlu Georges’e devretti. Ve meydan günümüze kadar geldi.. Meydanın merkezindeki çeşme 1862 yılında yapılmıştır..

Albert Meydanı önündeki Rue Espairat caddesinden doğu yönünde ilerlediğinizde “üçlü” olarak adlandırılan birbirine bitişik Verdun ve Precheurs meydanlarını ve Madeleine kilisesinin bulunduğu geniş açıklığa ulaşırsınız.. Burada Madeleine Kilisesi dışında Palais de Juistice (Hukuk Mahkemeleri) binası ve arkasındaki Temyiz Mahkemesi binası (Cour d’appel d’Aix-en-Provence) ilginizi çekebilir…Verdun meydanı köşesindeki tarihi Agard pasajı mutlaka girmeniz gereken bir yer..

1846 yılında eski Grands Carmes manastırının büyük bir kısmına sahip olan Félicien Agard tarafından yaratılan bu pasaj, Cours Mirabeau’dan Place Verdun’a giden en işlek ve en doğrudan yoldur.. Bu minik pasajı gezmeden gelmeyin..

Albert Meydanı önündeki Rue Espairat caddesinden batı yönünde ilerlediğinizde çok güzel, sevimli, minik bir meydanla karşılaşacaksınız: Place de Augustins..

Romalılar zamanında mevcut “Augustins Manastırı” yerine açılan meydan bu gün varlığını sürdürmektedir.. Sevimli ve küçük meydan çevresindeki cafe ve restaurantlar ve ortasındaki çeşme ve sütun ile dikkat çekmektedir. Meydanın merkezindeki çeşme 1620 yılında yapılmış ve İki yüzyıl sonra, 1820’de tamamen yeniden inşa edilmiştir..Çeşme ortasındaki sütunun tepesindeki 12 oklu yıldız 1949 yılında monte edilmiştir…

Mazarin, Cours Mirabeau’nun güneyinde kurulmuş bir mahalledir… Dama tahtası görünümündeki düzgün sokaklardan oluşan mahalle; on yedinci yüzyılda kardinalin kardeşi Başpiskopos Mazarin tarafından parlamenterler ve burjuva sınıfı için lüks bir semt yaratmak için tasarlandı.. Bu gün mahallenin sokaklarında dolaştığınızda “zengin mahallesi” havasını hemen hissediyorsunuz..

Cours mirabeau ve Boulevard du Roi Rene arasında kalan bu mahalle de; Hôtel de Boisgelin, Paul Cezanne-Emile Zola-Darius Milhaud ve daha birçok kişinin çalıştığı Mignet Koleji, St. John Kilisesi, Granet Müzesi, Arbaud Müzesi, Hotel de Caumont (Şimdi Sanat Merkezi) gibi pek çok  harika konut vardır..    

Mahallede, Cardinale ve 4 september caddeleri ana eksendir. Bu caddelerin tam keşişim noktasında da, yani mazarin mahallesinin kalbinde Quatre-Dauphins Çeşmesi‘ne sahip Place des Quatre Dauphin meydanı vardır..1667 jean-Claude rambot ve Pierre Pavillon  eseri olan çeşmede dört yunusun ağzından su akan bir çeşme ve ortasında dikilitaş, üzerinde çam kozalağı olan bir havuz vardır..

Musee Granet Fransa’daki türünün en iyi sanat müzeleri arasında sayılmaktadır.. 1838’de Saint-Jean-de-Malte kilisesinin mülkiyetinde bulunan binada halka açıldı. Hala Saint Jean kilisesinin mülküyle bahçelerini paylaşmaktadır. Müzeye “Granet” adının verilmesi  1949’da ölümünün yüzüncü yılında ressam Jean-Francois-Marius Granet şerefine olmuştur.

Müze, büyük ustalar Géricault, Ingres ,Rembrandt,  Rubens’in eserleri de dahil olmak üzere 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar geniş bir tablo koleksiyonuna sahiptir. Müze Granet’de İzlenimci sanatın, özellikle Cézanne’nin resimlerinin (9 adet ) yanı sıra Degas, Leger, Matisse, Klee, Monet ve Van Gogh’un eserleri ile olağanüstü bir ürün yelpazesi oluşturmaktadır.. “Empresyonist sonrası” ve “Modern sanat akımları” ; Bonnard, Braque, Dubuffet ve Picasso’nun parçalarıyla temsil edilir. 2006 yılında yapılan  yenileme çalışmasından sonra daha farklı bir müze halini aldı..Granet Müzesi yıl boyunca dünya standartlarında sergilere ev sahipliği yapmaktadır.

Daha fazla bilgi için http://www.museegranet-aixenprovence.fr sitesini ziyaret edebilirsiniz

Op-Art sanatının dahi çocuğu, kurucu babası olarak tanımlanan Victor Vasarely’in müzesini ve eserlerini Aix-en-Provence’de görebilirsiniz.. Optik Sanat ya da kısa adıyla Op-Art; 1960’larda ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Bu akımdaki eserler; geometrik şekiller ve çizgiler kullanılarak göz yanılsamaları yaratır. Eserler genelde soyuttur ve siyah-beyaz renkler daha sık kullanılır.

Macar orijinli sanatçı Victor Vasarely,  1966 yılında bir vakıf kuruyor ve  “herkes için sanat” kavramını tanıtmak amacıyla, “yarının kentinde” olgusunu birleştiği bir yapı tasarlıyor. Fondation Vasarely böylece 1976 yılında tamamlanıyor.. Bina siyah beyaz 14 altıgenden oluşan farklı bir binadır.. İçinde ziyaretçiyi optik illüzyonlar ve sıra dışı bakış açılarıyla karşılaştıran soyut eserler içeren renkli kurulumlar bulacaksınız…Bu geleneksel olmayan binada ziyaretçiler, 44’ü aşkın büyük duvar resmini, Macar-Fransız sanatçı Victor Vasarely’nin yüzlerce çalışmasını görebilirler. Vakıf ayrıca yıl boyunca geçici sergilere ev sahipliği yapıyor. 

Daha fazla bilgi için https://www.fondationvasarely.org/ sitesini ziyaret edebilirsiniz

Müthiş bahçelerle çevrili olan bu zarif 17. yüzyıl konutunu Vendôme Dükü “Louis de Mercoeur” sevgilisi  için inşa ettiriyor.. 1906’da bir sanat koleksiyoncusu olan Henri Dobler konutu satın alıp, restore edip yenilemeye karar veriyor.. 1941’de ölümü üzerine, koleksiyonlarıyla birlikte, kentin 17. yüzyıldan kalma konaklarını sergileyen bir müzeye dönüştürülmesi için Aix-en-Provence kasabasına miras bırakıyor..

Kendisi, bahçesi ve özellikle cephesi çok güzel olan binada 17. ve 18. yüzyıl portreleri, Provençal mobilyaları sergilenmektedir. Bu güzel konut bugün çağdaş sanat ve fotoğraf sergilerine ev sahipliği yapmakta ve gezmek isteyen bir çok turisti ağırlamaktadır…

Cours Mirabeau bitiminde, La Rotonde çeşmesinin tam arkasında kalan bu meydan ve etrafındaki ada yeni şehrin merkezlerinden biri sayılabilir.. Meydan ismini, Orta Çağ’ın en tanınan Fransız lirik şairinden almıştır.. Bu meydan ve çevresinde her an bir faaliyet, konser, gösteri ile karşılaşabilirsiniz.. Sokakta dans eden çiftleri, zıplayan çocukları görürseniz şaşırmayın..!!

Turizm ofisinin burada olması canlı bir merkez olmasına yetiyor.. Turizm ofisinin önünde Paul Cezanne nin bir heykeli var ve bu heykelin önü “cezanne Tralir” turlarının buluşma-başlangıç noktasıdır.. Şehri gezen “petit tren” in de başlangıç noktasının burada olduğunu hatırlatmak isterim.. Meydanda “Les Allees” adıyla 50 den fazla dükkan, cafe, restaurant barındıran bir alış veriş merkezi vardır..Açık ve kapalı alanları olan bu AVM’de Zara’dan H&M’e, Apple’dan Massimo Dutti’ye kadar bir çok markayı bulabilirsiniz. 

AVM ile ilgili daha fazla bilgi için http://www.les-allees.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Bu “ŞEHRE ÖZEL” en önemli kişilerden birisi “Paul Cezanne” dir.. Yazımın başında “Paul CEZANNE’nin şehir üzerinde müthiş bir imzası var“ demiştim.. Gerçekten Aix-en-Provence şehrine gittiğinizde bunu canlı olarak yaşıyorsunuz..Bu şehirde  doğmuş, yaşamış  ve bir çok eserini burada yaratmış dünyaca ünlü bir sanatçı olan Paul Cezanne’yi şehrin sokaklarında, binalarında, meydanlarında görüyor ve adeta ruhunu hissediyorsunuz.. Daha fazla hissetmek için “Paul Cezanne Trail” turlarından birisi sizi sanatçının elinin değdiği her noktaya ulaştıracaktır..Mutlaka katılın…Şimdi biraz ressamdan bahsedelim, sonra “Paul Cezanne Trail” turları hakkında bilgi verelim…

Cezanne ile ilgili bu internet sitesinde daha fazla bilgi bulabilirsiniz http://www.cezanne-en-provence.com/

PAUL CEZANNE HAYATI : Modern sanatın babası post-emprosyonist ressam Paul Cezanne, 19 Ocak 1839’da Fransa’nın güneyinde Aix-en Provence kasabasında doğdu. Hukuk okurken resim dersleri aldı. 1861’de resim sanatını öğrenmek için Paris’e gitti. Burada tüm zamanını resime ayırdı. Yaşamı boyunca Paris ile Aix arasında mekik dokudu.. Ama o daima “huzur” için daha fazla zamanını Aix’de geçirdi...Paris’te “Salon” adlı bir sanat jürisi, Paul Cezanne’in eserlerini gösterime sunmayı 1869 yılına kadar reddetti. Jürinin önyargılarına karşı çıkan sanatçılar içinde Paul Cezanne da vardı. Eserleri reddedilen sanatçılar, sonunda ‘Reddedilenler’ adıyla bir sergi düzenledi. Paul Cezanne’ın eserleri de böylelikle sanatseverlerle buluştu…Paul Cezanne resimlerinde Paris’de tanıştığı empresyonist ressam Camile Pisarro’nun etkisinde kaldı. Başlangıçtaki melankolik ve içe dönük resimler, bu etkiyle kır manzaralarına dönüştü. Bu tarz, Paul Cezanne’ın yaşamında bir dönüm noktası oldu. Bugünkü ününü sağlayan manzara, doğa ve portre çizimlerine yöneldi. Bu dönem Paul Cezanne için ekspresyonist dönemin de başlangıcı oldu. Sanatının son yılında lirizme ve özgün fırça vuruşlarına yöneldi. Bu yaklaşımı, modern sanatın ilk akımları olarak kabul edilen fovizm ve kübizmin çıkış noktası oldu. Bu tarzdaki tablolarından olan ‘Yıkanan Kadınlar’ adlı eseri, Paul Cezanne’ı sanatında doruk noktasına getirdi…Ressam Paul Cezanne, 22 Ekim 1906’da Aix’de hayata veda etti….Önemli eserleri arasında; Kırmızı Yelekli Çocuk, Noir Şatosu, Madame Cézanne Portresi, Cinayet, Mont Sainte-Victoire , Kağıt Oynayanlar, Pipolu Adam, Gustave Geffroy, Annecy Gölü, Tezhipli İhtiyar Kadın sayılabilir.. Bu eserler Louvre’da, Amerika, Japonya ve Avrupa’nın belli başlı müzelerinde sergilenmektedir..

Aix-en-Provence geldiğinizde zamanınız varsa “Paul CEZANNE ayak izleri” ni takip için bir tura çıkın.. Ressamın yaşadığı zaman diliminde “şehire attığı imza” yerlerini keşfedin..

Cezanne Trail  ( In the  steps of Cezanne) Turu yapmak istiyorsanız, Aix-en-Provence Turizm ofisine gidin ve burada sunulan rehberli turları inceleyin yada turizm ofisinden bu konuda hazırlanmış broşürü alarak  turu kendiniz gerçekleştirin (aşağıda broşür linkini veriyorum)…Bir çok internet sitesinde bu konuda rehberli tur seçenekleri olduğunu söyleyebilirim.. “City Pass Aix-en-Provence” kartı alırsanız bu tur dahil bazı rehberli turların ücretsiz olduğunun altını çizmeliyim..

“In the  steps of Cezanne turu”   François Villon Meydanındaki Turizm Ofisi önünde bulunan Paul Cézanne heykeli ile başlar; sanatçının okuduğu okul, doğduğu ev, arkadaşlarının evi, oturduğu kafeler, karısı Hortense Fiquet ile evlendiği kilise gibi simge yapılarla devam eder. Gezilecek yerlerin çoğunluğu şehir merkezinde olmakla birlikte, merkez dışında da bazı yerler vardır.

Aix-en-Provence sokaklarında en hoşuma giden şeyler den birisi de “Paul Cezanne” nin ayak izlerinin simgesi oldu.. Ressam ile ilgili bir yere yaklaştığınızda yol üzerinde C şeklinde metal simgelerin arka arkaya dizildiğini ve ilgili yere sizi götürdüğünü fark ediyorsunuz..

Turizm ofisindeki “In the  steps of Cezanne “ Turu ile ilgili broşür…https://www.aixenprovencetourism.com/wp-content/ressources/docs/V-pocket-cezanne-uk.pdf

Aix merkezi dışında Cezanne izinde gidebileceğiniz 4 yer bulunmaktadır.. Vaktiniz varsa bu 4 yeri mutlaka ziyaret edin..

Şehir merkezine 1,6 km mesafede  Paul Cézanne’nin ölümüne kadar çalıştığı Atölyesi bulunmaktadır. 1902-1906 yılları arasında, ölümüne dek bir çok ünlü eserini burada boyadı..Ressamın çalışma alanını anlamak ve yaratıcılığının nerede şekillendiğini görmek için atölyesini ziyaret etmekten keyif alacaksınız.. Atölyede; bazı modelleri (elma,tabak,vazo), çalışma malzemeleri, mobilyaları, meşhur şapka ve giyeceklerini görebilirsiniz.. Müze niteliğindeki atölyede film niteliğindeki görselleri de izleyebilir, kitapçıdan kitaplar satın alabilirsiniz.. Bu arada atölye, düzenli olarak geçici sergilere ve mevsimde kültürel etkinliklere ev sahipliği yapıyor ..

Tarihi şehir merkezinin dışında, Cézanne Atölyesi’nden yaklaşık on dakikalık bir yürüyüş mesafesinde, 1 km uzaklıkta bulunan bu güzel yamaç alanı, Cézanne de dahil olmak üzere Empresyonist ressamlar arasında çok popülerdi. Şimdi halka açık bir park olan Terrain des Peintres’e gittiğinizde Mont Sainte-Victoire dağının olağanüstü manzarasına ve kırsal bölgeye özgü renklerin kontrastına hayran kalacaksınız.. Cezanne bu alanda 44 yağlı boya, 43 sulu boya resim yapmıştır.

Şehir merkezine 7 km mesafede  bulunan bu terkedilmiş  taş ocağını Paul Cezanne, elli yaşından sonra keşfetti ve burada çalışmalar yaptı.. Bu kızıl kayalar onun fırçalarında harika resimlere dönüştü.. Buradaki olağanüstü doğadan, ressam The Red Rock gibi dünyaca ünlü eserlerini üretti….Paul Cezanne bu eski taş ocağı işletmesinde 11 yağlı boya ,16 sulu boya resim yapmıştır.

Aix-en-Provence şehir merkezine 1,5 km mesafedeki bir konaktır. Göletler, heykeller, havuzlar, ağaçlar ile çevrili bu güzel konak  1859’da Cézanne’nin babası tarafından satın alınmış ve 1899’a kadar ailenin mülkü olarak kalmıştır…. Paul Cézanne 40 yıl boyunca evden, çevresinden bir çok ilham kaynağı bulmuş ve eserlerini boyamıştır. Ressam bu konak çevresinde 36 yağlı boya 17 sulu boya resim yapmıştır.

Bu “ŞEHRE ÖZEL” en önemli olaylardan birisi “Festival d’Aix” dir.. Uluslararası “d’Art Lyrique d’Aix-en-Provence” festivali her yıl temmuz ayında düzenlenen “uluslararası müzik festivalidir”..  Başta opera olmak üzere, orkestra, oda orkestrası, vokal ve solo çalgı alanlarını da kapsamaktadır..

Festival ile ilgili resmi internet sitesinden daha fazla bilgi alabilirsiniz : https://festival-aix.com/en

Fransa’da 2. Dünya savaşı sonrası normalleşen yaşamda 1946’da Cannes Film Festivali, 1947 Avignon Tiyatro Festivali başlamıştı.. Ancak “Müzik” hala sahnedeki yerini almamıştı.. Bu arada Gabriel Dussurget (1904-1996) Cezayir asıllı sanat aşığı, kendini dansa, operaya, müziğe adamış birisiydi. Kafasına koyduğu bu festival için maddi desteğe ihtiyacı vardı ve Kontes Lily Pastre ile beraber yola çıktılar.. Festivalin yapılacağı yer arayışı sırasında Aix-en-Provence şehrinde inceleme yaparken “Başpiskopos Sarayı” nı geziyorlar ve ve bahçeye geldiklerinde akustiğini görünce G.Dussurget “ akustik muhteşem, festivali burada yapıyoruz”  diyor.. Ogün bu gündür Aix-en-Provence dünyanın sayılı festivallerinden birisine ev sahipliği yapıyor.. Başpiskopos Sarayı bahçesi de “ana sahne” olarak yıllardır gösterilerin  sergilenmesine olanak sağlıyor..

Gabriel Dussurget kurucusu olduğu festivale 24 yıl sanat yönetmenliği yapıyor.. Daha sonra Bernard Lefort, Louis Erlo, Stéphane Lissner, Bernard Foccroulle sanat yönetmenliklerinin sonrası, en son Pierre Audi devam ediyor.. Bu güne kadar her yönetmen ilgi ve sevgi alanlarına göre festivali yönlendiriyor ve festival de bu günlere ihtişamlı bir şekilde geliyor ..

Festival bu gün sadece ana sahne olan “Eski Başpiskopos Sarayı Bahçesi” nin yanında, Grand Theatre de Provence, 18. yy. tiyatrosu Jeu de Paume, Hotel maynier d’Oppede Avlusu, Theatre du Grand St-Jean, Campra Kültür Merkezi gibi yerlerde eserlerin sunulmasına imkan sağlamaktadır..Ayrıca sadece gösteri değil özellikle gençlerin eğitimini dikkate alarak; Academie, Akdeniz Gençlik Orkestrası, Medinea (Avrupa ve Akdeniz bölgesinde gelişmekte olan sanatçılar birlikteliği) , Passerelles (daha geniş kitlelere, halka açmak) gibi programlarla sanatı sevdirmeye ve eğitimi fazlalaştırmayı hedef alıyor.

Aix-en Provence şehrindeki tek organizasyon bu değil…Bu şehir sanat ve festivaller ile iç içe yaşıyor..Her mevsim bir etkinlik ile karşılaşabilirsiniz.. Şehirdeki diğer organizasyon ve festivaller için TIKLAYIN..

https://www.aixenprovencetourism.com/en/events/festivals-and-major-events/


“City Pass Aix-en Provence” kartı bu şehirde size çeşitli imkanlar sunar…24, 48, 72 saat kullanımlık kartlar farklı fiyat tarifelerinde satılmaktadır.. Bu kartı aldığınızda; ücretsiz müze girişleri, rehberli turlar, petit tren kullanımı, bazı otobüs seferleri ücretsiz olarak sunulmaktadır.. Ayrıca şehirdeki seçilmiş cafe, restaurant ve mağazalarda özel indirimler bulunmaktadır…Kart ile ilgili daha fazla bilgiye yukarıdaki linki tıklayarak ulaşabilirsiniz..

Avignon’a en kolay ulaşım yolu, Marsilya’yı kullanmaktır.. Yaklaşık 32 km. lik mesafeyi ister tren, ister otobüs kullanarak gidebilirsiniz. Tren ile gitmek için Marsilya merkezindeki St. Charles tren istasyonunu kullanmanız gerekir…Otobüsler de tren istasyonunun hemen yanından kalkıyor.. Marsilya şehrine gitmeyecekseniz Aix’a Marsilya havaalanından da Tren ve otobüs ile direkt ulaşım sağlayabilirsiniz.. Trenler havaalanı yakındaki “vitrolles” tren istasyonundan kalkıyor. Havaalanı ile Vitrolles tren istasyonu arasında ücretsiz otobüsler çalışıyor..Yapmanız gereken : Terminal’den çıkınca Platform-5’de bulunan otobüslerle Vitrolles’e ulaşmak.. Otobüsler hemen havaalanı çıkış kapısının yanından hareket ediyor..

Aix-en Provence şehrinde gezilecek yerlerin çoğu şehir merkezinde olduğu için “yürüyerek” çok rahatlıkla ulaşımınızı sağlayabilirsiniz.. Bisiklet kiralayabileceğiniz bir çok nokta var..Bu tarihi şehirde bisiklet ile gezmenin keyfini çıkarabilirsiniz.. Bisiklet kiralamak için bu sayfayı ziyaret edebilirsiniz : https://www.aixenprovencetourism.com/preparer-son-sejour/acces-transports/loueurs-de-velo-a-aix-en-provence-et-en-pays-daix/

Ayrıca “diabline” diye isimlendirilen elektrikli araçlarla ulaşım sağlayabilirsiniz.. Küçük olması nedeniyle dar sokaklara dahi girebilmektedir. Elektrikli araç için gerekli bilgilere https://www.la-diabline.com/

Bu arada her şehirde olduğu gibi burada da “Küçük Tren – Petit Tren” hizmet vermektedir.. Tren François Villion meydanında  Turizm Ofisi önünden hareket etmektedir.. .Daha fazla bilgi için www.cpts.fr sitesini ziyaret edebilirsiniz.. City Pass Aix-en Provence Kartı alırsanız treni ücretsiz olarak kullanabilirsiniz..

Aix-en Provence çevresine ve yakın yerleşimlere ulaşım için OTOBÜS en ideal seçeneklerden birisi olabilir.. Bunun için https://www.aixenprovencetourism.com/en/plan-your-trip/access-transport/public-transport-networks/ linkini ziyaret edebilirsiniz..City Pass Aix-en Provence Kartı alırsanız bazı OTOBÜS seferlerini ücretsiz olarak kullanabilirsiniz..



One Response

  1. ปั้มไลค์ Temmuz 2, 2020

Leave a Reply