Pompeii, hakkında yüzlerce kitap yazılmış, onlarca film çekilmiş antik şehir.. Vezüv yanardağı eteklerinde kurulmuş, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde olan, yılda 2,5 milyondan fazla insan burayı ziyaret etmeye çağıran bir şehir.. Peki bu şehri özel kılan, insanların buraya akın etmesini sağlayan şey nedir..???
Pompeii şehri, yakınlarındaki Herculaneum ile beraber 24 ağustos 79 yılında Vezüv Yanardağının faaliyete geçmesi sonucu 2 günde kül yığınlarının altında kalarak trajik bir şekilde yok oldular.. Uzun yıllar kayıp durumda kalan antik şehir 1748 yılında tesadüfen keşfedildi ve gün yüzüne çıkarılmaya başlandı.. Yıllarca kül ve toprak altında korunmuş olan Pompeii Antik Kenti bu gün bize Roma İmparatorluğunun yaşamıyla ilgili çok güzel ipuçları sunuyor.. Sokaklar orjinal, duvarlardaki boyalar hala yerinde, çarşılar, villalar, evler, pazar yerleri, hamamlar, tapınaklar, mozaikler, tiyatrolar ve taşlaşmış canlı figürleri.. Dünyanın en iyi korunmuş antik şehrini gezerken o günlerdeki yaşamı hissetmemeniz imkansız.. İşte bu yüzden insanlar buraya akın ediyor..
Pompeii , Herculaneum ve Torre Annunziata Arkeolojik Alanları ile beraber 1997 yılında “ Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi ” ne eklenmiştir… Böylece eşsiz yapılar taçlandırılmıştır… Pompeii ve Herculaneum aynı kaderi paylaşan, kuş uçuşu 15 km. mesafede, Vezüv eteklerinde iki şehirdir..Vezüv felaketi sonrası aynı yaraları alan bu iki şehirden pompeii daima ön planda anılmış şehirdir ve yazımızın ana aktörü durumundadır..Ama Herculaneum Antik Şehrinden de bahsetmeden geçemeyeceğiz… Herculaneum yazıma ulaşmak için aşağıdaki bar’ı TIKLAYABİLİRSİNİZ…
Vezüv Yanardağının yarattığı felaket sırasında burada Roma imparatorluğu hüküm sürmekteydi.. İmparatorluğun başında ise Titus kısa ismiyle bilinen Titus Flavius Vespasianus (M.S. 79-81) vardı…Titus’un şansızlığı çok kısa iktidarında Pompeii felaketi ve Roma yangını gibi 2 büyük olayı yaşamış olmasıydı..
Pompeii’ye gelince, zamanın en iyi ticaret şehirlerinden birisiydi… Hemen yanındaki liman sayesinde her geçen gün zenginliğine zenginlik katıyordu.. Diğer yanda ılıman bir iklim bölgesinde olması, çevresindeki verimli ovalarda her şeyin yetişmesi Pompeii Şehrini bir cazibe noktası haline getiriyordu.. Zaman içinde Romalılar Pompeii Şehrini eğlencenin, şehvetin, zevkin merkezi haline getirdiler. Cinselliğin ön planda olduğu yaşamda, bu konuda yapılan her şey çok normal karşılanıyordu.. Bir çok genelev limana gelen tüccarların ilgi odağı oluyordu. Limandan ve karadan gelen tüccarlarla ağzına kadar dolup taşan Pompeii; arenada yapılan gladyatör döğüşleri, tiyatrodaki oyunlar, akla hayale gelmeyecek eğlenceler ile çok farklı bir atmosfere bürünmüştü.
Pompaii Şehrine, zenginlerin, politikacıların ve asillerin ilgisinin artması sonucunda nüfusları % 65 seviyesine ulaşmıştı ve şehirde kendilerine ait bir çok villa inşaa etmişlerdi….Pompeii’de şehvetli hayatlar yanında mide zevkleri de zirvedeydi.. Tekrar tekrar yemek tatmak için, gün boyunca yediklerini bir kaz tüyü ile kusarak dışarı çıkardıkları rivayet edilirdi.
Pompeii şehri ile ilgili kısa bir girizgah yaptıktan sonra felaket gününe gelelim.. Vezüv yanardağı zaman zaman lavlarını püskürtmüş, büyük depremler yaratmıştı.. Pompeii halkı sanki bu duruma alışmış gibiydi.. Zira MS. 24 Ağustos 79 tarihinde, Vezüv Yanardağından dumanlar yükselmeye başlar..Halk ilk önce panik yapmaz.. Fakat, dumanlar her zamankinden farklı biçimde ve büyüklüktedir.. Şemsiyeye benzeyen bu bulut yığını önce göğe yükselmekte, sonra kollara ayrılarak yayılmaktadır.. Bir şeylerin yolunda gitmediği çok açıktır…Günün ilerleyen saatlerinde Vezüv’ün patlamaları şiddetini arttırmış ve halk kaçışmaya başlamıştır.. Bu patlamalar sırasında gerek atmosfere yükselen dumanların yoğunlaşması sonucu gerekse vezüvden çıkan sünger taşları ve kara taşlar bir yağmur misali pompeii ve çevresine yağmaya başlamıştır.. Ateş topuna dönen bu taş yağmurları insanlara, çevreye zarar veriyor, evlerin çatılarını tahrip ediyor, bu nedenle insanların kaçacağı yerler azalıyordu.. Zaman zaman Vezüv’den çıkan dumanlar, kül bulutları etkisiyle ortalık geceden farksız kapkaranlık oluyordu.. Genç Plinius’un mektubunda yazdığı gibi : “Aysız ve bulutlu bir gecenin karanlığı gibi değil, kapalı bir odadaki ışık söndürüldüğündeki gibi bir karanlık.”
İki gün boyunca süren bu felaket sırasında, Vezüvün patlamaları şiddetli yer sarsıntılar yaratmış, zaman zaman çıkan gazlar insanların bayılmasına yada ölmesine neden olmuştur.. Denizdeki dev dalgalar insanların oradan kaçmasına engel olmuştur.. Yağmur gibi yağan sünger taşları, küller ve lavlar bir süre sonra çığlıklar arasında şehrin üstünü tamamen kaplamıştır. Felaket sonrası oluşan heyelanda toprakların kaymasına ve Pompei, Herculaneum, Stabia şehirleri başta olmak üzere yerleşim yerleri dahil her şeyin üzerinin örtülmesine neden olmuştu…
Üzeri küllerle örtülen şehirlerle birlikte Pompei gerçekleride uzun yıllar toprağın altında kaldı..Ta ki bir mektup bulununcaya kadar… O dönem pompei şehrinde asıl adı “Gaius Plinius Secundus Maior” olan ve Yaşlı Pliny olarak anılan bir doğabilimci, Filozof ve Donanma Komutanı vardı..Ve yanında asıl adı “Gaius Plinius Caecilius Secundus” olan, “Genç Pliny” olarak bilinen yeğeni ile birlikte yaşamakta ve çalışmaktaydı.. Felaket sırasında amcası insanları kurtarmak için çok çaba göstermiş fakat sonra ölüme yenik düşmüştü..Genç Pliny felaket sonrası yaşananları bir mektup yazarak arkadaşı Cornelius Tacitus’a göndermiş, yıllar sonra bu mektup bulununca, Pompeii şehrinin akibeti öğrenilmiş ve araştırmalara başlanmıştır..Kısacası, pompeii şehrinin ve gerçeklerinin ortaya çıkmasına “bir mektup” neden olmuştur.
Diğer taraftan Pliny mektupları sonraki yıllarda bilim camiasında dikkate alınmış, yanardağ patlaması sonucu oluşan bulutlara “Pliny Bulutları” ismi verilmiştir.
“Genç Pliny” hakkında bir NOT : Genç Pliny felaket sonrası edebi ve siyasi çalışmalarına devam etmiş, İmparator Traianus’un sırdaşı olmuştur.. İmparator tarafından Bithynia (İstanbul Anadolu Yakası) valiliği için ülkemiz topraklarına tayin edilmiştir…Genç Pliny Anadolu topraklarında görev yaparken Roma İmparatoru Traianus’la birbirlerine yazdıkları mektuplar bu gün kitap haline getirilmiştir. “Genç Plinius’un Anadolu Mektupları” adı verilen bu eser döneminin kültürel, ekonomik, mimari, toplumsal ve dini hareketlerine ışık tutmaktadır.
Genç Pliny Mektupları Pompeii şehrinin varlığını ispatlamıştı ancak bulunmasına daha zaman vardı.. Toprağın 6-7 metre altındaki Pompeii Antik Şehrini bulmak bir hayli zaman aldı.. Bir rivayete göre Romalılar zamanında çalışmaların yapıldığı yönündedir.. Diğer bir rivayet ilk şehir kalıntılarını bir çiftçinin şans eseri bulduğudur.. Ancak genel kanı ; ilk kazı çalışmalarının 16. yy sonlarında (1594-1600) mimar Domenico Fontana tarafından başlatıldığıdır. Kazılar 1631 depremi nedeniyle durduruldu.…Daha sonra 1709’da Herculaneum Şehri bulunmuş ve burada sistematik kazılar 1738 yılında başlamıştır..
Pompeii’de kazı çalışmaları 1748 yılında Carlo Borbone önderliğinde başladı fakat çok randımanlı devam etmedi. Bu çalışmalar biraz da “hazine bulma” amacını taşıyordu.. Ancak 1861 yılında Giuseppe Fiorelli bu işi devraldığında işler değişti. Sistematik, ciddi bir kazı çalışması artık başlamış oldu..Ayrıca Fiorelli’nin en önemli faaliyeti; küllerin altında kalan, bu gün “taşlanmış insanlar” !! olarak tanımlanan figürlerin çıkarılma tekniğini bulması olmuştur.
1924’ten 1961’e kadar, çalışma İtalyan arkeolog Amedeo Maiuri tarafından yönlendirildi.. Ve bu dönemde çok güzel çalışmalar yapıldı.. Sadece 2. dünya savaşı sırasında kazı çalışmalarına ara verildi.. 20 yy başlarında toplam alanın üçte ikisi kazılmış, toplam 8 adet şehir kapısının 5 tanesi ortaya çıkarılmıştı..Pompeii antik şehrinde çalışmalar bu günde devam etmektedir. Zaman zaman yeni alanlar açılmakta, zaman zaman mevcut alanların restorasyon çalışmalarına geçilmektedir..
Pompeii şehri ile ilgili bu güne kadar yazılan, çizilen, söylenenlerin en önünde daima “taşlaşmış insanlar” konusu yer almıştır…Gerçekten Pompeii Antik Şehrinde yaşayanlar MS. 79 yılında yaşanan felaket sonrası taşlaştı mı ????
Bu konuda anlatılan en doğru tezi sizlerle paylaşmak istiyorum : Pompeii de Vezüv Yanardağı’nın patlaması sırasında şehrin üstüne yoğun duman bulutları ve gazlar yayılmıştır. Aynı zamanda yanardağ kaynaklı sünger taşları ve kara taşlar çok ciddi bir hız ile şehrin üstüne yağmur gibi yağmıştır.. Bu zehirli gazlardan dolayı ve yağan taşlardan dolayı insanların aniden bayıldığını veya öldüğünü anlıyoruz. Sonradan bulunan insan ve hayvan figürlerinin günlük ve anlık hayat formlarında olması (yatarken, omuz omuza otururken, cinsel ilişki sırasında, zincirlerine bağlı gladyatörler, çocuğuna sarılmış anneler, başını ellerinin arasına almış, duvara yaslanmış insanlar, çeşitli formlarda olan hayvanlar) bunun en güzel ispatıdır..
Vezüv Yanardağı’nın püskürmesi nedeniyle çevreye yayılan; sünger taşları, kara taşlar, meydana gelen heyelanlar burada yaşayan, kaçamayan, ölen ve bayılan insanların üzerini kaplamıştır.. Kazılar sırasında şehrin üstüne kaplanan katmanın 6-7 metre olduğu bilinmektedir.. Sertleşen üst tabakanın altında bulunan cesetlerin çevresinde bir kalıp oluşmuş, cesetler çürüyünce bir boşluk kalmıştır….1861 yılında kazı çalışmalarını başına geçen Giuseppe Fiorelli bu durumu keşfetmiş ve o boşluklara alçıyla karışık bir sıvı dökmüştür.. Dökülen sıvı donunca çeşitli figürler ortaya çıkmıştır.. Üstteki sertleşmiş lav tabakası kaldırıldığında “ Pompeii’de ölmüş insan ve hayvan figürleri, yada “taşlaşmış figürler” in doğmasına neden olmuştur..
Taşlaşmış figürlerin toplam 1150 civarında olduğu söylenmektedir. Bu taşlaşmış insan ve hayvan figürlerini Pompei antik şehrin değişik noktalarında bulabilirsiniz.. Forum meydanının batısında bulunan Forum Ambarları’nın içinde (Granaries of the forum) birkaç figür bulunmaktadır.. Stabiane Hamamları içinde bir adet figür sergilenmektedir.. Amfitiyatro yakınında Kaçaklar Bahçesinde (Garden of the Fugitives) en etkileyicisi olarak seçtiğim, toplu aile figürlerini bulabilirsiniz..
Dünyanın en iyi korunmuş antik şehri konumundaki Pompeii’nin toplam 440.000 m2 bir alana yayıldığını unutmayın.. Bu kadar büyük bir şehrin tamamını 1 günde gezmeniz çok zor.. Daha fazla yeri gezmek için gitmeden önce güzel bir planlama yapmanız gerekir.. Güzel planlama yapmak için mutlaka iyi bir “Pompeii Haritası” ’na ihtiyacınız olacaktır. Bu haritayı internetten indirebileceğiniz gibi, bilet gişesinden de elde edebilirsiniz ( 2. gidişimde antik şehir haritasını ücretsiz vermişlerdi, ancak 3. gittiğimde harita kalmamıştı.. Dikkat !!!).
Yukardaki Pompeii haritası için bu linki kullanabilirsiniz :
http://pompeiisites.org/wp-content/uploads/mappa-agosto-2019.pdf
Haritalarda da gördüğünüz gibi antik şehir 9 bölgeye ayrılmıştır.. Gerek haritalar üzerinde, gerekse antik şehirdeki duvarlarda bu kodlamalar sizin gezeceğiniz yerleri bulmanızda çok yardımcı olacaktır. Pompeii şehrinde kazılar, kazılan yerlerdeki restorasyon çalışmaları devam etmektedir.. Açık olan yerler bazen bakım için kapatılmakta veya kapalı yerlerin restorasyonu bittiği için açılmaktadır.. Güncel durumu gittiğinizde öğreneceksiniz..
Antik şehre biletli girişi 3 yerden yapabilirsiniz : Porta Marina (Ana giriş), hemen yanında bulunan Piazza Esedra girişi ve ana girişin diğer ucunda şehrin doğusunda Anfitiyatro’nun hemen yanında bulunan Piazza Anfiteatro girişi .. Turistler şehri gezmek için genelde ana girişi kullanmakta bu yüzden özellikle yaz aylarında çok uzun giriş kuyrukları oluşmaktadır. Bu durumlarda daha az kuyruk olabileceği için diğer kapıları tercih edebilirsiniz.. Ancak sabah erken giderseniz tüm kapılarda kuyruk daha az olacaktır.. Yine de bir antik şehir’e girişteki havayı yakalamanız için ben “ana girişi “ kullanmanızı tavsiye ederim.. Çıkışı diğerlerinden yapabilirsiniz..
Pompeii ve Herculaneum Antik Şehirleri Biletlerini beraber alırsanız belli oranda bir iskonto yapılmaktadır.
GezveGez Notu : Girişde Porta Mariana’yı kullanmak, şehri gezdikten sonra tekrar geri gelmemek için çıkışda Anfitiyatro çıkışını kullanmak doğru olabilir..Anfitiyatro kapısı çıkışında “pompei kasabası” tren istasyonundan Napoli’ye rahatlıkla tren ile ulaşabilirsiniz…
Pompeii’nin çevresini saran 3 kilometre uzunluğundaki surlardan 8 kapı (bu gün bilinen kapı sayısı) ile şehre girilmekteydi.. Kapılara “nereden şehire girdiğinize” bağlı olarak isim verilmekteydi..Porta Marina ( diğer adı Deniz Kapısı) Pompeii ’nin Limandan şehire açılan kapısıydı.. M.Ö. 2. yüzyılda inşaa edilmişti.. Şimdi “Pompeii Antik Şehri” nin ana giriş kapısıdır.. Kapı ile liman arasında dik bir yokuş bulunmaktadır.. Yokuşun sonunda kemerli iki kapı bulunmaktadır.. Küçük kemerli olan yayalar için, diğeri arabalar ve atlar için kullanılmaktaydı.. Zaman içinde meydana gelen patlamalar, felaketler denizin çekilmesine, şehirden uzaklaşmasına neden olmuştur.
Forum’un güney batısında bulunan ve dönemin en önemli binalarından biri olan Bazilika, mahkeme duruşmalarının yanı sıra ticari ve hukuki meseleleri tartışmak ve resmi veya kamu görevlerini yerine getirmek için büyük grupları toplamak için bir site olarak kullanıldı. Hıristiyanlık yayıldıkça, Bazilikaların amacı değişti, ancak bu hala ‘Bazilika’ adını korumaktadır.
Pompei şehri Basilicası MÖ 120-78 arasında inşaa edildiği bilinmektedir.. Yaklaşık 1500 m2 kapladığı alan ile (26×55 metre ebatlarında) oldukça geniş bir mekandır..Basilica’nın mimari olarak en büyük özelliği, günümüzden 2000 yıl öncesinde burada duvar kaplamasının kullanılmış olmasıdır. Mermer tozu ile yapılan bu duvar kaplamaları muhteşem güzeldir. Basilica’da 28 adet kolon vardır ve mermerin aksine malzeme olarak kolonlarda da tuğla kullanılmıştır…
Basilica’nın batı yanında yüksek iki katlı bir bina vardır. Zamanında üst katta hakimler otururlar ve görevlerini burada yaparlarmış.. Sabit bir merdiven doğru olmayacağı için mahkeme sırasında ahşap bir merdivenle çıkarlar, bu arada merdiven başka yere taşınırmış.. Böylece karar vermeleri aşamasında kimse yukarı çıkamaz, can güvenlikleri emniyet altında olurmuş..Dava bitip, herkes uzaklaşınca, hakim, en tepedeki bu bölümden yine ahşap merdiven ile aşağıya indirilirmiş.
Tüm antik şehirlerde ve Roma’da Forum; “şehrin kalbinin attığı”, her şeyin odaklandığı, gerçek bir merkez olmuştur…Bu durum Pompeii şehri içinde böyleydi.. Aslında günümüz yerleşim yerlerinde var olan “şehir merkezi” nin tam karşılığı olarak da tanımlayabiliriz..
Orta alanı açık olan Pompeii Forumu, 142 x 38 metre ebatlarında, üç yanı 2 katlı binalar ile çevrili, kuzey yönünde Jüpiter tapınağı olan bir yerdi.. Forum, ana caddelerin kesişimi olmasının yanında, şehirdeki en önemli kamu binaları, tapınaklar, ticari binalar ile çevriliydi..
Forum’un güney batı ucunda “basilica” olanca ihtişamıyla durmaktadır.. Hemen yanında güney ucunda yan yana sıralanmış belediye binaları vardır.. Doğu ucunda Vespasian ve Lares tapınakları, kuzeyinde Jupiter tapınağı ve batı yönündeki Apollo tapınağı forum çevresindeki önemli dini mabetlerdir.. Kuzey doğu yönündeki Kapalı Pazar (Macellum) ve hemen yanındaki Forum’a giriş kapılarından birisi olan Nero Kemeri alanın önemli yapılarındandır. Batı yönündeki zamanın “Forum Ambarları” bu gün antik şehirden elde edilen bazı eşyaların deposu durumundadır.. Burada anaforlar yanında taşlaşmış insan ve hayvan heykellerini bulma şansınız vardır.. Batı yönünde zamanın ölçü kontrol noktası olan Mensa Ponderaria bulunmaktadır.. Yapının orjinali “Napoli Arkeoloji Müzesi”ndedir.. Forum tabanında bazı yerlerde orijinal, mermer taban döşemelerini bulabilirsiniz..
Pompeii sokaklarına ayrı bir hane açmak gerekmektedir.. Şehir çok iyi korunduğu için bize günlük yaşam ile ilgili güzel ipuçları vermektedir.. Pompeii’de sokaklar genelde 4,5 metre genişliğindedir, bazı ara sokaklar 2 metreye, bazı ana caddeler en fazla 6 metre mesafeye ulaşmaktadır. Zemin paket taşlar ile çok iyi döşenmiş ve taşların aralarında 3mm civarında boşluk bırakılmıştır.. Bazı yollar tek şerit, bazı yollar çift şerit olarak düzenlenmiştir.. Yollar arazinin konumuna göre genelde “dama” düzenini korumuştur.
Sokakların her iki tarafında kaldırım bulunmaktadır.. Kaldırım ve yol zemin taşları çevrede çok fazla bulunduğu için “lavtaşları” kullanılarak yapılmıştır.. Kaldırımlar oldukça yüksek yapılmıştır ve 30 cm. civarındadır..Bu kadar yüksek yapılmasının başlıca nedeni yollarda oluşan çamur ve pisliklerin yürüyen insanlara bulaşmasını engellemektir.. Pompeii’de düzenli bir kanalizasyon sistemi yoktu ve evlerin pislikleri sokaklara akmaktaydı..Sokakların bazı noktalarında yayaların yolu rahatça geçebilmeleri için geçit taşları konmuştur (yaya geçidi).. Geçit taşlarının araları açık bırakılarak arabaların rahat geçmeleri sağlanmıştır…Yollar balık sırtı yapılmış ve kaldırım diplerinde çok hafif oyuk bırakılarak kanallar yaratılmış ve göllenme olmaması, suyun kolayca akması sağlanmıştır..
Her sokak başında duvarda o sokağı tanımlayan bir tabela vardır.. Bu tabela sayesinde o sokakta nelerin olduğu çok rahatlıkla anlaşılmaktadır.
Yol zeminlerinde özellikle arabaların bıraktığı izleri çok rahatlıkla görebilirsiniz.. Bu yollardaki derin izler zamanla trafiği aksatıyor ve tamir gerektiriyordu.. Bu yollar zaman zaman yeniden yapılıyordu, fakat bu pahalı-uzun bir işlemdi.. Yapılan araştırmalar yol tamirlerinde başka bir metodun, dolgu tekniğinin kullanıldığını açığa çıkarmıştır.. Dolgu olarak tuğla ve anfora kırıkları kullanılmasının yanında özellikle eritilen demir madenlerin ilgili tamirler için kullanıldığını da açığa çıkarmıştır.
Geceleri sokaklarda rahat ilerlemek, kolay yön bulmak için dahihane bir metod bulunmuştu..Yol zemininde büyük taşların arasına küçük beyaz taşlar, aytaşları döşenmişti.. Gece karanlığında bu taşlar fosforlu olduğu ve parladığı için yolun aydınlanmasına neden oluyordu..
Halk çeşmeleri Pompeii’de sokakların önemli bir parçasıydı. Bazı zengin Pompeii sakinleri evlerinde su kaynaklarına sahip olsa da, halkın suya erişimi için bu çeşmeler önem arz ediyordu…Yaklaşık 40 adet çeşme vardı.. Karakteristik olarak, dikdörtgen derin bir lavabo, birbirinden farklı bir heykel kafası hepsinin ortak özelliği idi.
Pompeii sokak çeşmelerinin başka bir önemi vardı : Adres bulmak, buluşmak.. Sokak çeşmelerinin her biri birbirinden farklı bir figür ile süslenmişti ve bu durum adres bulmada ve buluşma da bir kolaylık sağlıyordu.. Evin nerede sorusunun cevabı, çeşme üzerindeki heykel ismi söylenerek cevaplanıyordu.. Buluşma anında da aynı metod kullanılıyordu.
Bir tarafta Romalıların Pompeii Şehrini eğlencenin, şehvetin, zevkin merkezi haline getirmeleri, diğer tarafta ticaretin ve verimli toprakların cazibesi bu şehre zenginlerin ve asillerin akmasına neden olmuştu.. Böyle bir kitle doğal olarak yaşam stillerini kendi geliştirdi ve zaman içinde sakinleri için muhteşem evler, villalar yapıldı…
Dünyanın en iyi korunmuş antik şehrini gezerken eski sakinlerinin evleri ve villalarını özel bir yere koyun.. Mekanların bahçeleri, havuzları, odaları, duvarlarındaki freskleri ve daha bir çok unsur sizleri o günlere götürecek..
İtalyanca “casa” ev demektir ve Pompeii’de bulunan evler çeşitli isimlerde , ama “casa” başlığı ile karşınıza çıkacaktır..Casa del Fauno, Casa del Fontana Piccola, Casa dei Vetti, Casa dei Mosaici, Casa del Menandro Pompeii şehrinde sayabileceğimiz sadece bir kaç evden birisidir.
Pompeii’de gezebileceğiniz bu evler dışında bir çok ev bulunmaktadır. Evlerin tamamının bir günde gezilmesi mümkün görülmüyor..Gitmeden önce bir plan yapmanızda fayda vardır..Bu arada gittiğinizde bazı evlerin kapalı olabileceğini, bakıma alınabileceğini unutmayın… !!!!
Şimdi evlerden bazılarını beraber gezelim….
Pompeii’deki 3.000 metrekarelik alana sahip olması nedeniyle en büyük ve en görkemli evlerden biridir. Orijinal halinin M.Ö. ikinci yüzyılın başlarında yapıldığı, daha sonradan genişletildiği düşünülmektedir.. Giriş kapısının önünde mozaikle yazılmış latince hoşgeldiniz anlamına gelen “HAVE” kelimesi görülüyor.. Villanın kime ait olduğu tam olarak bilinmiyor, ancak muhtemelen bir heykelin olduğu bir çerçevede bulunan yazıtlara göre, Satrii veya Cassii ailesine ait özellikler görünmektedir.
Bu villanın en tipik simgesi avluda havuzun ortasında bulunan bir heykeldir.. Bu bronz heykel, ön kısmı insan, arka kısmı keçi olan ve “Fauno” olarak isimlendirilen bir canlıya aittir…Heykel “Dans eden Faun” olarak isimlendirilmiştir…Havuzun üstü açıktır ve yağmur sularını toplamaktadır.
Ev sütunlarla kaplı iki bölüm bahçeden oluşmaktadır.. Ortadaki koridor ve bunun ön bölümü, evin sahibi ve ailesine, diğer bölüm ise hizmetliler ve kölelere aittir. Biraz ileride, havuzun ötesinde, ev sahibinin çalışma odası bulunmaktadır.. Bu bölümün zeminde üç boyutlu mermer süsleme son derece dikkat çekicidir.
Ön bahçe ile arka bahçe arasında yemek bölümü var. Yemek bölümü gayet büyük ve bir kenarında gösteriler yapılan bir de sahnesi bulunuyor. Yemek odasının bulunduğu bölümün hemen yanında, yerde muhteşem güzel bir mozaik bulunuyor. Bu mozaik: Büyük İskender ile Pers kralı Darius arasında yapılan savaşı resimliyor. Mozaik 1 milyon parçadan oluşuyor. Evde ayrıca, yatak odaları, hamam, resepsiyon odası mevcuttur..
Mozaiklerin ve Fauno Heykelinin orijinalleri Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir
Bu ev, arka bahçesini süsleyen güzel çeşmenin girişten bile hemen görülebileceği ve sahibinin yüksek sosyal durumunun hayal edilebileceği şekilde tasarlanmıştır.
Ev, adı dış cepheye kazınmış olan bir meyve tüccarı Helvius Vestalis’e aitti ..Yakın zamanda restore edilen bahçedeki çeşme, renkli mozaikler ve deniz kabukları ile kaplıdır ve bir bronz balıkçı heykeli ile süslenmiştir (bu heykel kopyadır). Çeşmenin çevre duvarları muhteşem fresklerle kaplıdır..Bu fresklerde özellikle liman sahnesi çok güzeldir.. Çeşmeyi ve freskleri doya doya seyretmeden evden ayrılmayın.
Ev ismini girişin solunda bulunan meleager ve atalanta resimlerinden alır..Geniş bir avlu (atriyum) ve ortasında bulunan havuz ile tipik bir pompeii evidir.. Gerek havuz kenarındaki, gerekse havuz çevresindeki odalardaki korint sütunlar pompeii’de nadir bulunmaktadır.Odaların zeminindeki mozaikler ilginç ve orijinaldir.Kazılar sırasında çok canlı freskler bulunmuştur ve bunlar şimdi Napoli Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir..
Pompeii’de mutlaka ziyaret etmeniz gereken evlerden birisidir.. Aulus Vettius Restitutus ve Aulus Vettius Conviva kardeşlerin yaptığı bu ev özellikle freskleri ile dikkat çekiyor. Bu gün hala ilk günkü gibi canlı ve renkli olan freskleri görmeden gelmeyin.. Daha önce 3 defa gitme fırasını bulduğum pompeii’de bu ev hep restorasyon aşamasındaydı ve ziyaret imkanı bulamadım.
Bu ev ismini kazılar sırasında bulunan iki bronz mühür ve üzerindeki isimlerden alıyor.. Vettii kardeşlerin kölelikten efendiliğe giden bir yol kat ettiklerini anlıyoruz. Girişte kapının sağına boyanmış refah tanrısı Priapus’un freski adeta evi koruma altında tutmaktadır.
Bu ev diğer pompeii evlerinden farklı bir karakteristik yapıya sahipti.. Daha fazla alan kazanmak için tablinum (roma evlerinde açık olan bir yüzü atrium’a bakan büyük oda) ortadan kaldırıldı. Konutun odak noktası olan su jetleri ile heykellerle dolu büyük bir bahçe (peristyum) eve hakim konumdadır.. Daha zengin bir şekilde dekore edilmiş odalar; Cupids’in frizine sahip oturma odası dahil olmak üzere, şarap satışından temizlik kıyafetlerine, çiçek yetiştiriciliğine, mücevher yapımına, parfüm oluşturmaya kadar peristyuma bakmaktadır…
“Forum Hamamı”, Forum meydanında Jüpiter Tapınağı’nın arkasında Fortuna Augusta tapınağının tam karşısında bulunur.. Kamu fonlarıyla yapılmış bir hamamdır ve merkezde olması nedeniyle hep faal olmuştur.. 79 felaketinde çalışan tek hamam olduğu söylenmektedir..
Küçük olmasına rağmen, bir roma hamamında olması gereken tüm elementler mevcuttu…Kadın ve erkek bölümlerinin girişleri ayrı ayrıdır.. Erkek bölümünde apodyterium (soyunma odası), tepidarium (ılık oda) ve onun yanında caldarium’a (sıcak oda) bulunmaktadır.. Ilık banyonun hemen yanında frigidarium (soğuk oda) vardır. Kadınlar bölümü de benzer bir düzene sahiptir.
Soyunma odasının duvarları eşyaları koymak için yapılan rafları tutan devler ile zarif bir şekilde süslenmiştir. Aynı odada ısıtma için kullanılan büyük bir bronz mangal dikkat çekiyor.
Şehirde Pompeii halkının ekmek ihtiyacını karşılayan, bu gün keşfedilmiş 34 adet fırın bulunmaktaydı. Bu fırınların tipik özellikleri birbirlerine benziyordu; pişirme için odun kullanılan fırınlar ve lav taşlarından yapılmış değirmenler..
Yandaki evde oturan N. Popidius Priscus’a ait olduğu düşünülülen bu fırında kum saati görünümünde 4 büyük 1 küçük değirmen bulunmaktadır ve değirmenler hemen fırının yanındadır.. O dönemde un üretimi ve ekmek yapım işi bir arada yapılmaktaydı.. Gelen buğdaylar bu değirmenlerde öğütülür ve sonrasında ekmek üretimine geçilirdi…Bu gün fırın sanki taze ekmek yapılacakmış gibi kendisini korumaktadır..
MÖ 2. yüzyılın ortalarında inşa edilmiş ve zaman içinde roma üslubuna göre önemli ölçüde restore edilmiştir. Büyük Tiyatro ve yanındaki oditoryumun inşası için tepenin doğal eğimi kullanılmıştır. Aslında Pompeii’deki tek tiyatro olmasına rağmen , daha küçük olan ve farklı amaçlar için kullanılan yakındaki Odeion’dan ayırt etmek için BÜYÜK TİYATRO ismi verilmiştir.. Tiyatronun kapasitesi 5.000 kişidir..Tüm antik tiyatrolarda olduğu gibi alt sıralarda asillerin oturacağı, üst sıralara çıktıkça halkın oturacağı 3 sıra yer mevcuttur. Tiyatronun üstünü tenteler ile kapatmak için kullanılan taş halkaları en arka sırada bulabilirsiniz..
Büyük Tiyatro’nun hemen yanında, Odeon adı verilen, 1.000-1.500 kişi kapasiteli bir tiyatro vardır… Yaklaşık M.Ö. 80-75 yıllarında, büyük tiyatrodan çok sonra inşa edilmiştir. Konser ve resitaller için kullanılan, zamanında üstü kapalı olan odeon sonradan örnek alınıp Roma dünyasında popüler bir bina türü olacaktı.. Yapı, akustiği geliştirmek için tamamen işlevsel bir çatı ile kaplanmıştı..
Bu alan Büyük Tiyatronun hemen arkasında, onun bir uzantısı konumundadır… 74 adet dor sütun ve revaklar ile çevrilmiş bu alan zaman içinda farklı amaçlara hizmet etmiştir. Önceleri Tiyatronun bir fuayesi olarak kullanılmış.. Tiyatronun olmadığı zamanlarda halkın yiyeceklerini alıp zaman geçirdiği bir piknik alanıymış.. MS. 62 depreminden sonra “gladyatör kışlası” olarak kullanıldığı bilinmektedir.. Kazılar sırasında 1. katta koğuş olarak kullanılan odalarda gladyatörlere ait eşyalar bulunmuştur.. Bunlar Napoli Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Roma İmparatorluğu döneminde sıradan bir vatandaş için öğleden sonra hamama gitmek gelenek haline gelmiş bir davranıştı. Hamama gitmek tek başına yıkanma faaliyetinin ötesinde sosyalleşme metodu haline gelmişti. Temel olarak yıkanma işleminin ardından veya öncesinde çeşitli oyunlar, fiziksel egzersiz ve bir takım sosyal faaliyetler yapılırdı.. Hamam sefası sırasında sosyal-siyasi sohbetler alır başını giderdi.. İş görüşmelerinin, toplantılarının da yapıldığı bilinmektedir. Zengin Romalılar, evlerinde küçük hamamlara sahip de olsalar, umumi hamamları sıkça ziyaret ederlerdi.
Roma hamamlarının fiziki yapıları genelde aynıydı.. Hamamın girişindeki soyunma odasında (apodyterium) elbiselerin bırakıldığı nişler vardı. Soyunma odasından soğuk odaya (frigidarium) geçilip soğuk su havuzuna girildikten sonra ılık odaya (tepidarium) geçilir, terlenir ve masaj yaptırılırdı. Ardından sıcak odada (caldarium) sıcak suyla banyo yapılır ve soğuk odaya dönülüp masaj yaptırılırdı.
Pompeiideki “Stabiana Hamamı” Roma dünyasında bildiğimiz en eski hamamlardan birisidir.. Hamam MÖ 4.-3. yüzyıl civarında inşa edilmiş, özellikle MÖ 2. yüzyılda önemli bir genişleme ve daha sonraki yıllarda sürekli restorasyon yapılarak son halini almıştır.. Daha sonra yapılan bir çok roma hamamı fiziki olarak bu hamamdan örnek alınarak yapıldığı bilinmektedir.
Hamam kompleksinin ortasında bir bahçe ve etrafında portico (revaklar) ile çevrilidir.. Bahçe zamanında spor yapmak, farklı aktiviteler organize etmek amacı için kullanılmıştır. Bahçenin solunda(batı yönü) bir havuz bulunur.. Havuzun sağında kutsal pınar, solunda soyunma odası mevcuttur (Bu gün içinde taşlaşmış bir insan figürü sergilenmektedir)
Erkek bölümü giriş kapısının hemen sağındadır..Giriş holünden geçtikten sonra tonozlu apodyterium (soyunma odası) vardır, solda tepidarium (ılık oda) ve onun yanında caldarium‘a (sıcak oda) bulunmaktadır.. Ilık banyonun hemen yanında frigidarium (soğuk oda) vardır…Özellikle etkileyici olan, erkek soyunma odasında, putti (kanatlı bebekler) ve perilerin kaprisli görüntüleri ile tamamlanmış sıva tonozlarıdır. Buhar tavana yükseldiğinde, su damlası olarak, aşağıdakilerin üzerine damlamasın diye, tavan kemerli ve oluklu yapılmıştır…Hamamın içinde delik olan bir bölümde duvarların ardından nasıl ısıtma yapıldığını görebilirsiniz.
Sıcak banyo duvarının hemen ötesinde, hem suyu hem de termal ortamları ısıtmak için gerekli fırınlar (külhan bölümü) mevcuttur.. Fırınların hemen yanı kadınlar bölümüdür ve benzer şekilde apodyterium, tepidarium ve calidariumuna bölünmüştür. Ancak kadınlar bölümü daha küçüktür ve erkek kısmı karakterize eden zengin süslemelerden yoksundur. Kadınlar bölümünde frigidarium yoktur.. Roma hamamlarında, ya bu hamamda olduğu gibi kadınların girişi ayrı bir kapıdan yapılmakta, yada aynı hamamı kullanacaklarsa sabah kadınlar, öğleden sonra erkekler yer almaktaydı.
Romalılar Pompeii Şehrini eğlencenin, şehvetin, zevkin merkezi haline getirmişlerdi. Gerek limana yanaşan gemilerden inen denizciler, gerekse şehre gelen tüccarların ihtiyaçlarını karşılamak üzere, birçok genelev kurulmuştu. Pompeii’de o günlerde 35 civarında genelev olduğu bilinmektedir..
Lupanar Pompeii nin en ünlü geneleviydi..Lupanar adı latince “fahişe” demek olan “lupa” kelimesinden türetilmiştir ve genelev demektir. Burayı bulmak için hamamın batı yönündeki lupamar sokağından kuzeye doğru gitmeniz gerekmektedir.. O dönem genelevi bulmak isteyenler için zemin taşlarına ve duvarlara “erkek uzvunu simgeleyen” semboller yapılmıştır.. Bu gün genelev civarında yerde ve duvarlarda bunları görme şansınız vardır.
Lupanar Genelevi iki katlıdır ve her katta beş oda bulunmaktadır.. Odaların kapıları yoktur, zamanında perde ile örtülürmüş…Zemin katta merdivenin altında tuvalet bulunmaktadır.. Zemin kata girdiğinizde duvarlardaki resimler dikkatinizi çekecektir.. Bunlar fahişe ile müşterinin iletişimini kolaylaştırmak için yapılmış “cinsel pozisyon resimlerinden” oluşmaktadır. Malum o dönemde farklı milletlerden denizci ve tüccarlar geneleve geldiğinde dil sorununu ortadan kaldırıp resimleri göstererek tercihler yapılmaktaydı ( bir çeşit resimli menü..). Genelevde yataklar ve odaların çok küçüktür… Bu taş yataklar üzerinde zamanında yün yataklar bulunuyordu. Hatta bu genelevlerde, dünyanın ilk prezervatifi (kuzu bağırsağından yapılma) kullanıldığı bile rivayet edilmektedir.
Kaçaklar Bahçesi, Porta Nocera kapısına yakın küçük bir meyve bahçesi olduğu düşünülen bir alan… MS. 79 yılında yaşanan felaketi, trajik ölümleri tam anlamıyla yansıtan bir yer..
Felaket sırasında bir aile kaçamadı ve burada kaldı.. Kazılar sırasında bu bahçede on üç ceset bulundu. Bu cesetler şimdi farklı figürlerde bulunmaktadır.. Özellikle bir kadının çocuğunu tutarken var olan figürü oldukça etkileyicidir… Bu bahçede bir cam koruma içinde 13 kişinin taşlaşmış figürlerini görebilirsiniz..
Bu amfitiyatro, Roma dünyasında bilinenlerden en eskisidir.. Daha önce ahşap malzemeden anfitiyatrolar yapılmıştı, fakat taştan yapılan ilk tiyatro konumundadır.. MÖ 70’te Odeion inşa edildikten sonra , burayı inşaa eden sulh hakimleri Caius Quinctius Valgus ve Marcus Porcius’un direktifleriyle ve özel fonlarıyla amfitiyatro inşa edildi.. 20.000 kapasiteli tiyatro sadece Pompeii değil, aynı zamanda komşu şehirlerden de gelenlerle dolup taşmaktaydı..
Tiyatro şehrin kenarına, müstesna bir bölgeye mevcut arazi yapısı kazılarak ve şehrin savunma duvarlarına dayanmış olarak yapılmıştır.. Elips yapısı, taş duvarlar ve kemerler ile desteklenmiştir..135 x 104 metre ebatlarındaki tiyatroda kullanımı kolaylaştırmak için dış tarafında çift rampalı merdivenler üst katlara erişim sağlamakta, yokuş aşağı bir koridor alt katlara girişi yönlendirmektedir…Seyircileri güneşten ve yağmurdan korumak için tente her amfitiyatro’da olduğu gibi burada da vardı…
MS. 59’da Amfitiyatro’da ilginç bir olay yaşandı. Pompeii ve Nucerini tarafları arasında kanlı bir kavga çıktı.. Bu olayın ardından, Roma Senatosu Pompeii Amfitiyatrosu’nu on yıl boyunca kapatmaya karar verdi, ancak hüküm MS. 62’de iptal edildi.. Bu kavgayı anlatan bir fresk Napoli arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Antik şehrin merkezinden uzak olduğu için burası çok sakin oluyor.. Mutlaka ziyaret edin.. Amfitiyatro’nun içine girerek muhteşem akustiği test edin..
Amfitiyatronun benim için farklı bir önemi daha var.. Pink Floyd müzik grubunun hayranıyım ve grubun 1971 yılında bu alanda çektiği Pink Floyd: Live at Pompeii adlı “konser filmi” yıllarca efsane oldu….Daha sonra grup üyelerinden David Gilmour Temmuz 2016 yılında burada 2 muhteşem konser verdi…
Termopolium, içeceklerin ve sıcak yemeklerin sunulduğu bir yerdi , bir nevi fast food dükkanıydı. Yani yunanca olan bu kelime diğer bir deyişle; aşçı dükkanı, kelimenin tam anlamıyla “bir şeyin sıcak satıldığı yer”, hazır yemek satın alma imkanı olan yer olarak tanımlanabilir.
Pompeii’de benzerlerinden 80-90 civarı bulundu.. Yemekler yol kenarında yapılmış duvar tezgahına gömülü büyük toprak kavanozlarda (dolia) saklanmaktaydı.. Asellina termopoliumu “Via dell’Abbondanza” üzerindedir ve adını, duvarlarda yazılı arkadaşları Aegle, Maria ve Zmyrina ile birlikte burda çalışan kızdan almaktadır(asellina). 1911’deki kazıları sırasında, pişmiş yemeklerin servis edileceği pişmiş toprak, bronz ve camdaki tabaklar, kadehler, sürahiler ve bardaklar dahil olmak üzere neredeyse tüm mobilyalar bulundu. Tezgah kırmızı sıva ile süslendi ve üst kısmı dört kavanozun yerleştirildiği mermer levhalarla kaplandı. Tezgahın sonunda, bir tuğla fırın, kapaklı bir bronz kazan vardır.Üst kat yemek yeme yeri olarak kullanılmıştır.
GezveGez Notu : Aselline Termopoliumu gezmeye gelirseniz, hemen yanında , karşısında Via dell’Abbondanza üzerinde bir çok dükkan göreceksiniz..Roma dönemini bu dükkanlar çok güzel hissettiriyor, sizi o günlere götürüyor.. Duvarlarda şeffaf plakalarla koruma altına alınmış yazılar hala canlı..Mutlaka ziyaret edin derim….
Bu arada “olabilecek karışıklıkları” önlemek için önemli bir ayrıntıyı açıklamak istiyorum : Pompeii ( sonunda 2 adet İ ), antik şehrin ismidir.. Pompei ( sonunda 1 adet İ ), Pompeii antik şehrinin yanında kurulmuş olan yeni şehrin ismidir…Yeni şehir’de hem konaklayabilir, hemde karnınızı doyurabilirsiniz.
Pompeii Antik şehrine gitmek için, en yakın merkez Napoli’dir. Napoli’ye ulaştıktan sonra buradan kalkan tren ve otobüslerle antik şehire rahatça gidebilirsiniz.. Antik şehre ters yönde, yani Sorrento veya Salerno şehirlerindeyseniz buradan kalkan trenler ve otobüsler de sizi Pompeii’ye ulaştıracaktır..
Napoli Merkez Tren İstasyonu’nun (Naples Central Station) alt katında Napoli Garibaldi Metro ve Tren İstasyonu bulunmaktadır (Naples Garibaldi Piazza Station).. Merkez istasyondan aşağıya doğru indiğinizde duvarlarda “Circumvezuviana” yazıları ve yönlendirmeleri sizi karşılayacaktır.. Arada “Pompeii” yönlendirmelerini de görebilirsiniz.. Takip ettiğiniz zaman sizi Pompeii Antik Şehrine ulaştıracak trene kolayca gideceksiniz.. Bu treni “Circumvezuviana” isimli bir şirket işletmektedir. Banliyö treni-metro karışımı bu araçlarda koltuk numarası, yüksek konfor, valiz yeri bulunmadığını hatırlatmak isterim…. Turistlerin ekonomik ücreti nedeniyle akın ettiği ulaşım aracıdır..
Biletler çevrimiçi satın alınamaz, ancak doğrudan istasyondan bilet gişelerinden veya istasyonun içindeki gazete stantlarından birinden satın alabilirsiniz. Aman dikkat..!! Napoli’de istasyonda Sarno yönüne değil, Sorrento yönüne giden trene bindiğinizden emin olmak için varışta trenlerin listelendiği ekranı kontrol edin.. Napoli’den Pompeii’ye seyahat yaklaşık 30 dakika sürmektedir
Sorrento tren istasyonu Piazza Angelina Lauro karşısında şehrin merkezinde yer almaktadır.. Sorrento’dan Pompeii’ye seyahat da yaklaşık 30 dakika sürmektedir… Her iki yönden Pompeii’ye geldiğinizde ineceğiniz durağın ismi : Pompei Scavi-Villa dei Misteri’dir.. Gerçi istasyona geldiğinizde trenin çoğunluğunun bu istasyonda inmesinden Pompeii Antik Şehrine geldiğinizi anlayacaksınız.
Pompeii Circumvezuviana ve Campania expres trenlerinin Napoli’den ilk kalkış istasyonu “Naples Garibaldi Piazza Station” değildir.. “PORTA NOLANA” tren istasyonu şehrin merkezinde, limana yakın bir istasyondur ve çoğunlukla merkez tren istasyonu kullandığı için çok az bilinir..Hem giderken, hem dönüşte bu istasyonun varlığını unutmayın derim…
Pompeii Circumvezuviana trenlerinin tarifelerini öğrenmek için bu linki kullanabilirsiniz :
https://www.sorrentoinsider.com/en/naples-to-sorrento-train-schedule
Campania Express: Napoli ile Sorrento arasındaki Circumvesuviana hattı boyunca sadece Pompeii ve Herculaneum gibi turistik mekanlarda duraklarla hizmet veren özel bir trendir. Bu trenler garantili oturma, klima ve valiz yeri alanına sahiptir..Tarifeler toplu taşıma şirketleri tarafından yayınlanan tarifelere göre güncellenmektedir. Ancak genelde trenler Mart ortasından Ekim ortasına kadar çalışmaktadır..Napoli’den Pompeii’ye seyahat yaklaşık 30 dakika ve Sorrento’dan Pompeii’ye yaklaşık 25 dakika sürmektedir.
Biletler, resmi EAV Campania web sitesinden veya kalkıştan 20 dakika önce Circumvesuviana bilet bürosundan çevrimiçi olarak satın alınabilir.
Campania Express trenlerinin tarifelerini öğrenmek için bu linki kullanabilirsiniz :
T renitalia Bölgesel Trenleri : İtalyanın ana tren şirketi olan “trenitalia” da pompeii antik şehrine ulaşabilirsiniz.. Bölgesel bir hat olan bu tren Napoli Merkez istasyonu-Sorrento arasında çalışır ve Pompei Scavi-Villa dei Misteri tren istasyonunda değil, antik şehrin hemen yakınındaki Pompei şehri tren istasyonunda durur.. Yolculuk süresi 35 dakika civarındadır..Bu istasyonda indiğinizde 2 alternatifiniz bulunmaktadır. Ya çok az bir yürüme mesafesinde olan Amfitiyatro Kapısı’na ( Piazza Anfiteatro ) ulaşırsınız ve antik şehri gezmeye bu kapıdan başlarsınız yada trenitalia’nın otobüs bağlantılı biletini alıp tren sonrası otobüs ile ana kapı olan porta marina’ya gidersiniz..
Trenitalia trenlerinin tarifelerini öğrenmek için bu linki kullanabilirsiniz :
Gezvegez notu : Biz pompeii’ye giderken Circumvesuviana tren hattını kullandık, Porta Marina kapısından girdik, antik şehrinde en son amfitiyatroyu gezdikten sonra antik şehirden çıktık, pompei şehri istasyonuna yürüdük ve Napoli’ye trenitalia ile döndük..Antik şehir çok geniş olduğu için geri dönerek zaman kaybetmedik. Tavsiye ederim..
Pompeii Antik Şehrine giden bir çok özel tur ve otobüs seferi bulabilirsiniz.. Ancak tren ile seyahat etmek istemiyor ve otobüs kullanmak istiyorsanız Merkez Tren istasyonu yanında bulunan “Naples metropark central parking” otobüs duraklarınında hem pompei’ye hemde başka bir çok şehre giden otobüsler bulunmaktadır…Buradan çeşitli şirketler Pompei’ye ulaşım sağlamaktadır..Napoli dışındaki İtalya şehirlerinden flixbus ve benzeri firmalar pompeii’ye direkt seferler yapmaktadır.
Sorrento’dan Pompeii’ye gitmek için “sorrento tren istasyonu” na gitmenizi öneririm..Buradan her saat başı 1-2 otobüs pompeii yönüne doğru hareket etmektedir..
Vezüv Yanardağı için otobüs nereden bulabilirim?
Pompeii’ye gelmişken birde Vezüv Yanardağına çıkmak isterseniz toplu taşım araçlarını kullanabilirsiniz..Piazza Anfiteatro veya Circumvesuviana Pompei Villa dei Misteri istasyonundan Vezüv Yanardağı için halka açık EAV otobüslerini kalkmaktadır…Otobüsün önünde “Fermata EAV BUS” yazan tabelaya dikkat edin..Biletleri doğrudan otobüs içinde şöförden satın alabilirsiniz..Pompeii’den Vezüv Yanardağı’na yol yaklaşık 50 dakika sürmektedir.