Dünya Kültür Mirası

Gezdiğim yerlerde “Dünya Kültür Mirası” listesinde bulunan bir eser varsa mutlaka gidiyorum.. Çünkü o eserin özenle seçildiğini, tarihi önemini ve özenle korunduğunu biliyorum.. Sizlerde gezilerinizi planlarken  “Dünya Kültür Mirası” listesindeki eserleri dikkate alın ve mutlaka görün.. Bu yazıda Dünya Mirası kavramı, Ülkemizdeki durum, Türkiye’de bulunan “Dünya Mirası” eserler ve Dünyadaki durumdan bahsedeceğim….

Site içindeki yazılarımda aşağıdaki simgeyi gördüğünüz zaman o eserin veya yerin “Dünya Kültür Mirası” listesinde olduğunu anlayacaksınız.. 

“Dünya Miras kavramını” doğuran nedenlere bakıldığında Dünya Savaşları sonrasında yaşanan yıkım ve bu sırada gözlenen hızlı kentleşme kültürel ve doğal alanlar üzerinde büyük tahribat yapmış, bu alanların korunmasını sağlayacak çalışmaları yapabilmek için ortak hareket etme zorunluluğu gündeme gelmiştir

Bu kavramın gelişimine itici  ilk olay Mısır’ın 1959 yılında Nil Nehri üzerinde “Assuan barajı” nı yapmaya karar vermesiyle başladı.. Baraj yapımı sırasında  sular altında 22 adet mabet kalacaktı.!!! Mısır yönetimi UNESCO’dan yardım istedi.. Yapılan kampanya sonrası 3 eser hariç diğerlerinin tamamı parça parça söküldüler ve başka bir alanda yeniden birleştirildiler.. 18 yıl süren ve “Unesco Nubian Kampanyası” adı verilen bu organizasyon sırasında taşınan en önemli mabetler; Abu Simbel, Philea, Kalabsha ve Amada mabetleridir.. Kurtarılan 22 mabetten bazıları kampanyaya yardım eden devletlere hediye edilmiştir. Bunlar; Debod Tapınağı İspanya-Madrid, Taffeh Tapınağı Hollanda-Leiden), Dendur Tapınağı Amerika Birleşik Devletleri-New York ve Elleysia İtalya-Torino’dur..

Arkasından sulara gömülme tehlikesiyle karşılaşan Venedik yardım istedi. Derken Pakistan’da tarihi bir şehir (Mohenjodaro)’dan yardım çağrısı geldi. Örnekler çoğalmaya başladı ve her seferinde dünya ulusları yardım ellerini uzattı. Bütün devletlerin bu olaya yaklaşımı, dünyada bazı yerlerin dünya mirası olduğunu ve buna sahip çıkmanın sınır tanımadığını gösterince, 1972 yılında UNESCO bünyesinde DÜNYA MİRASI MERKEZİ kuruldu.

UNESCO, 1972 yılında Dünya Kültür ve Doğa Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme’yi hazırladı ve BM’e üye devletlerin imzasına açtı. Bu sözleşmede Dünya Mirasları KÜLTÜREL MİRASLAR ve DOĞAL MİRASLAR olarak ikiye ayrıldı ve Miras’ın tanımı verildi: 

  • Miras, geçmişten geleceğe bir armağandır.
  • Miras, geçmişten gelen, bugün birlikte yaşadığımız ve gelecek nesillere aktaracağımız varlıklarımızdır.
  • Dünya Miras Alanları, onların bulundukları topraklara bakılmaksızın bütün dünya halklarına aittir.

Uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya değer doğal oluşumlara, anıtlara ve sitlere “Dünya Mirası” statüsü tanınmaktadır. Sözleşmeyi kabul eden üye devletlerin UNESCO’ya başvurusuyla başlayan ve Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ve Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) uzmanlarının başvuruları değerlendirmesi sonunda tamamlanan bir işlem dizisinden sonra aday varlıklar Dünya Miras Komitesinin kararı doğrultusunda bu statüyü kazanmaktadır…

Dünya Miras Sözleşmesinde “üstün evrensel değer” nitelemesi ile eşsiz nitelikteki miras alanlarının Dünya Mirası olarak tanımlanması ve kayıt altına alınması birkaç yıllık süreci gerektirmektedir.

Öncelikle, Dünya Miras Listesine aday alanın ulusal ölçekte koruma statüsüne sahip olması gerekir. Dünya Miras kriterlerini karşıladığı düşünülen alanların Dünya Mirası Geçici Listesine kaydettirilmesi gerekir. Türkiye’nin Dünya Mirası Geçici Listesi için TIKLAYIN..

Üye ülkeler her yıl biri kültürel diğeri doğal alan ya da kültürel peyzaj alanı olmak üzere iki alanı Dünya Miras Listesine teklif edebiliyorlar ( bu uygulama 2017’den itibaren bir alana inmiştir).

Tüm Dünya Miras Alanları, Dünya Miras Merkezi tarafından altı yılda bir koruma durumları açısından incelenmektedir. Bunun dışında, özel koşullar geliştiğinde (önemli alt yapı projeleri gündemde olduğunda, çatışma/savaş durumlarında, afetler sonrasında vb), ayrıca incelemeye alınmakta; eğer yeteri kadar korunmadığı kanaati oluşursa, koruma koşullarını iyileştirmek üzere uluslararası toplumun maddi/teknik desteğinden yararlanabilmesi için Tehlike Altındaki Miras Listesine alınabilmektedir.

UNESCO’nun Paris’te toplanan 17. Genel Konferansı kapsamında, 16 Kasım 1972 tarihinde “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” kabul edilmesi sonrası ülkemizde de  14.02.1983 tarih ve 17959 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak sözleşme yürürlüğe girmiştir..

“Somut Olmayan Kültürel Miras”, toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekanlar anlamına gelir.

UNESCO, 17 Ekim 2003 tarihinde “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi”ni kabul etmiştir.

Türkiye “Somut Olmayan Kültürel Miras” Listesi..

UNESCO kelimesi, İngilizce United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization kelimelerinin baş harflerinden oluşmakta, Türkçe’de “Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu” olarak kullanılmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Birleşmiş Milletler‘in bir özel kurumu olarak oluşturulan UNESCO’nun kuruluş yasası, İngiltere’de 1945 yılında 44 ülkenin temsilcilerinin katıldıkları bir toplantıda kabul edilmiştir. Türkiye, bu yasayı imzalayan ilk yirmi devlet arasında onuncudur. UNESCO eğitim, bilim ve kültür alanlarındaki amaçlarını, kendisine üye olan her devlette kurulan Milli Komisyonlarla gerçekleştirmeye çalışır.

UNESCO küresel ölçekte barışın tesisi için eğitim, bilim ve kültürün yaygınlaştırılmasına çalışır.

Dünya Miras Listesinin amacı, üstün evrensel nitelik olarak tanımlanan, insanlığın ortak geçmişinin eşsiz örneklerinin, ortak bir irade ve sözleşmeye bağlı olarak gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktır.

Dünya Miras Sözleşmesi bu nitelikteki doğal ve kültürel varlıkların korunmalarını garanti almak üzere planlanmıştır. Buna göre Dünya Miras statüsüne sahip bir alanın korunmasının sorumluluğu yalnızca eserin üzerinde bulunduğu ülkenin sorumluluğuna bırakılamaz. UNESCO’nun kolaylaştırıcılığı ve üye ülkelerin maddi, teknik ve moral destekleri ile bu alanların sürdürülebilir bir dünya için kaynak olarak değerlendirilmesi hedeflenmektedir.

UNESCO bünyesinde 1992 yılında kurulan Dünya Miras Merkezi (World Heritage Center), UNESCO adına sekretarya görevini üstlenerek üye ülkelere ve Dünya Miras Komitesine danışmanlık yapmaktadır. Dünya Miras Komitesi’nin görevleri arasında, Dünya Miras Listesine yapılan başvuruların değerlendirilmesi, listede kayıtlı olan alanların korunma durumlarının incelenmesi, iyi korunamayan alanların Tehlike Altındaki Dünya Miras Listesine alınması, maddi destek taleplerinin değerlendirilmesi sayılabilir. Bunlar dışında küresel ölçekte karşılaşılan sorunlara yönelik politikaları belirlemek, ilke kararları ve sözleşmeler ile insanlığın ortak mirası niteliğindeki doğal ve kültürel alanların korunması konusunda liderlik yapmak da görevleri

Halen bu listede 48 alan tehlike altındadır. Söz konusu 48 alanın yüzde 33’ü Afrika ülkelerinde, yüzde 33’ü Arap ülkelerinde, yüzde 15’i Latin Amerika ülkelerinde, yüzde 10’u Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde, yüzde 8’i ise Asya Pasifik ülkelerinde bulunmaktadır. Bu alanlarda görülen önemli tahribat sebepleri arasında çatışma ve savaş etkisi (Suriye, Irak, Yemen, Mali, Afganistan); kentleşmenin olumsuz etkisİ (Liverpool ve Panama);  kaçak avlanma ve madencilik nedeniyle doğal niteliklerin tahribi (Afrika ülkeleri) sayılabilir.

Ancak Tehlike Altındaki Miras Listesinde yer alan alanlar, korunma durumları iyileştirildiklerinde Dünya Miras Listesine geri dönebilmektedir. Buna bir örnek olarak bu yıl Kolombiya’daki Los Kaitos Milli Parkı Tehlike Altındaki Miras Listesinden çıkmayı başarmıştır.

Dünya Miras Sözleşmesi sayesinde Mısır’daki Giza Piramitlerinin yakınına inşa edilmesi düşünülen otoyolun inşası durdurulmuş, Nepal’de yaşayan tek boynuzlu gergedanların yaşam alanını tehdit eden baraj projesi engellenmiş, Avusturalya’da Büyük Mercan Resifi alanını tehdit eden petrol arama faaliyetleri durdurulmuş, Kamboçya’daki Angkor Tapınağı uluslararası destekle korunabilmiş, Kanada Milli Parklarında yaşayan Aborijinler’in yerel yönetimlerle işbirliği olanakları yaratılmış, Mostar Köprüsü uluslararası bir destek ile yeniden inşa edilebilmiştir. Böylelikle insanlığın sürekliliği için gerekli doğal ve kültürel alanlar eşsiz niteliklerini koruyabilmişlerdir.

KAYNAKLAR :
Dünya Miras Listesi ( T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı internet sitesi)
Dünya Miras Alanlarının Yönetimi ve Tanıtımı, Doç.Dr.Yonca KÖSEBAY
“Dünya Mirası Gezginleri Derneği” internet sitesi



Leave a Reply