Cassis Kasabası GezveGez Notları

Marsilya’ya geldiğiniz de “zamanım var ve Marsilya yakınlarında bir yerlere gidebilirim…” diyorsanız : Cassis Kasabası çok doğru bir seçenektir..

Marsilya’nın 30 km. güney doğusundaki  bu sevimli balıkçı kasabası sakin yapısı ile sizi dinlendirecek ve keyifli saatler yaşamanızı sağlayacaktır.. Provance doğumlu Nobel ödüllü yazar (1830-1914)  Frederic Mistral’in söylediği :  “Quât vist Paris, vist Cassis, pou dire, ‘n’ai rèn vist”  “Paris’i gören , Cassis’i görmediyse  hiç bir yer görmedim diyebilir” sözü o dönem Cassis’in ne kadar popüler olduğunu ve bu gün neden görülmesi gerektiğini özetliyor.. 

Aslında bizi Cassis kasabasına çağıran iki ses vardı ;
Mistral’ ın yukarda yazdığım sözü ve 
 Calanques ( fiyordlar) turunu buradan yapacak olmamız…

Cassis Kasabası Şehir Merkezi Haritası

Cassis’ in tarihi neredeyse Marsilya kadar eski..M.Ö. 5. ve 6. yüzyıllara ait izler var. Tarih boyunca buraya Ligurlar,Grekler ve Romalılar yerleşmiş. Barbar saldırılarından korunmak için tepede bulunan Castrum de Carsisi (cassis kalesi) inşaa edilmiş.. Cassis  1400 lerde Baux de Provance Lordu’ nun yönetimi altına girmiş..18. yüzyılda “Cassis Taşı” çok ünlenmiş ve dünyanın bir çok yerindeki liman projelerinde kullanılmış..19. yüzyılda Virginia Wolf gibi entellektüeller tarafından keşfedilince gözde bir tatil beldesi olmuştur..1920 lerde Cassis’e gelen  Winston Churchill burada resim dersleri almıştır. Felix Ziem, Raoul Dufy, Paul Signac, Joseph Garibaldi gibi dönemin ünlü ressamları Cassis’i bir resim üretim yeri olarak seçmişler ve çok güzel eserler çıkarmışlardır.

Cassis balıkçı kasabası kimliği ile ; Bodrum, Ayvalık karışımı bir yerleşim yeri izlenimi veriyor.. Ama daha çok Foça benzeri bir yer..Özellikle limandaki  pastel renkli evlerin görüntülerine baktığınızda Foça’ya ne kadar benzediğini anlayacaksınız..Eee kolay değil, Marsilya’yı kuran Foçalılar herhalde Cassis Kasabasına da bir el atmışlardır.. :))

Biz araba kiraladığımız için kasabaya ulaştıktan sonra yapmamız gereken bir park yeri aramaktı.. Cassis girişinden itibaren park yönlendirme levhaları yolu bulmanızı yardımcı oluyor… Fakat bir sorun vardı; günlerden pazardı ve her yer tıklım tıklım doluydu.. O yüzden arabamızı merkezden uzak, tepede bir yere koymak zorunda kaldık..

Cassis kasabası güzel bir koya kurulmuş.. Sahilin hemen arkasında yükselen yamaçlarla bir çanak konumunu alıyor.. Çevresi çam ağaçları, üzüm bağları ile bezenmiş.. Arabayı park ettiğimiz yükseklikten limana doğru inerken sayfiye evlerinin arasından yol alıyoruz.. Son derece bakımlı sokaklarda devam eden yolculuğunuz liman’a geldiğinizde sonlanıyor..

Cassis’de limana geldiğinizde turizm ofisinden bir harita alırsanız kasabayı gezmeniz kolaylaşacaktır. Cassis,  liman ve arka sokaklarından oluşuyor. .. Liman boyunca sıralanmış cafeler ve restaurantlar soluklanmanızı sağlayabilir.. Limanın hemen arkasında ara sokaklara kendinizi atabilir veya  dükkanlarda  alış veriş yapabilirsiniz…Burada da bir “petit tren” var. Onunla  güzel bir “Cassis turu” yapabilirsiniz. Turizm ofisinin hemen karşısından kalkıyor.. Turizm ofisinin arkasında liman boyunca ilerlediğinizde denize doğru  karşınıza bir heykel çıkacak :  Statue de Calendal (heykelin yeri için tıklayın)..Bu heykel,Şair Frederic Mistral’ın calendal adlı bir balıkçı için yazdığı şiiri ve şiirin anıtsal hale gelişi.. Aslında Cassis’de “calendal” çok simgeleşmiş bir isim ; sokaklarda, iş yerlerinde yani her yerde karşınıza çıkabilir..

 Gelelim Cassis’e gitmek için en önemli nedenimize : Calanques ( Akdeniz fiyordları) Turları.. Limanın hemen köşesinde  Calanques ( fiyordlar) Turları için bilet satış ofisi (bilet noktası için tıklayın) var.. Çok çeşitli seçenekleri olan turlardan birisini seçerek keyfinize bakabilirsiniz..Biz limana iner inmez biletimizi aldık ve Cassis’i ondan sonra gezmeye başladık..Bazı dönemlerde bilet kalmayabilir..Cassis’e gelir gelmez bilet almanızı tavsiye ederim.. !!!

Calanques ( Akdeniz Fiyordları ) ile ilgili daha fazla bilgi için ilgili yazımı okuyun… ⇓⇓⇓

Limanın hemen arkasında  Republic Meydanı (Place de Republic) ve bitişiğindeki Baragnon Meydanı (Place Baragnon) var.. Bazı günler sabah veya öğleden sonra burada yöresel pazarlar kuruluyor.. ( Tabi ki burada da yeni kurulmaya başlayan  pazarı kaçırmadık, hemen daldık !!)

Bazı provence kasabalarında olduğu gibi Cassis’de de haziran ayının son pazarına denk gelen Aziz Peter (La Fete de la Saint Pierre) Bayramı coşkuyla kutlanır..O gün denizde tüm tekneler ve kasaba halkı festival havasını yaşatır. Bu arada  kortejlerle tüm Cassis sokaklarında “aziz peter” in ahşap heykeli gezdirilerek kutlamalar yapılır.. Oyunlar, gösteriler tüm gün eksik olmaz.. Aziz Peter’in ahşap heykeli liman üzerinde bir  sokakta bulunan “Tribunal de Peche” binasının (Balıkçılık düzenlemeleri için bir mahkeme binası) ön cephesinde kafes içinde durmaktadır .. Görmek istiyorsanız kroki için tıklayın..

Temmuz ayında “Cassis Jazz Festivali” varmış.. Limanın köşesinde kahvemizi yudumlarken amerikalı jazz şarkıcısı Aaron LORDSON‘un ücretsiz sokak konserini” dinledik… Eee keyifliydi inanın.. Her zaman böyle güzel ve bedava konser denk gelmez 🙂

Limanın etrafını yavaş yavaş dolaşın.. Çok güzel manzaralarla karşılaşacaksınız.. Şu anda özel mülkiyete sahip restaurant ve otel olarak kullanılan “Cassis Kalesi” içindeki “Chateau de Cassis” görüntüsü sizi çok etkileyecek.. Kalede zaman zaman halka açık konserler, etkinlikler yapılıyor.. Kale özel turlarla da gezilebiliyor. Bu arada kalenin hemen yanında bulunan dev kayalık, hafif kızıl görünümlü “Cap Canaille” güzel bir görüntü veriyor… Kaldı ki Cap Canaille silüetinin bir çok ressam’a ilham kaynağı olmuş bir manzara olduğunu söylemeliyim..

Cassis merkezinde iki plaj var, biri limana çok yakın (Plage de la Grande Mer) diğeri ise yarımada tarafına doğru giderken sahildeki otoparkın önünde (Plage de Besteuan)..Farklı ve harika yerlerde denize girmek istiyorsanız, bir bot kiralayıp Akdeniz Fiyordları’na doğru yola çıkabilirsiniz..

Limanın ucuna doğru atıştırmalık bir yer ararken ” Le Don Camillo ” restaurant’ı bulduk ve yorgunluğunda  etkisiyle oturmaya karar verdik.. Bu restaurant;  Fransızların Kemal Sunal‘ı olarak bilinen At Suratlı lakaplı şarkıcı,komedyen ve sinema sanatçısı Fernandel‘e aitmiş.. Kendisi öldüğü için işletmeyi çocukları devam ettiriyormuş.. Restaurantın her yeri fernandel’in resimleri ile süslenmiş.. Restaurantın ismide sanatçının bir dönem seri olarak çektiği “don camillo” filmlerinden geliyor.. Burada midye yemeği tercih ettik..Açıkcası “çok çok iyi değildi”, idare eder kıvamdaydı.. Ama manzara ve bir sanatçının mekanında oturma keyfi güzeldi…

TREN  ile gitmek isterseniz; St.Charles’dan her yarım saatte bir kalkan trenlerle, yaklaşık 25 dakikada Cassis’e (Gare SNCF) ulaşabilirsiniz.. Fakat Cassis Gare; hem merkeze 3 km uzaklıkta, hem de sahile doğru yokuş aşağı bir konumda.. Yürümek seçeneğini sizin değerlendirmeniz gerekir.. Taksi ile merkeze gidebilir yada M01 otobüsleri ile merkeze çok yakın olan  “Leriche” durağında inebilirsiniz..

OTOBÜS  ile gitmek, diğer bir seçenek.. Marsilya’da herhangi bir ulaşım aracı ile “Prado Castellane” metro istasyonuna gidin, M08 veya M06 otobüslerinden birisine binerek 40 dakikada Cassis’in merkezine çok yakın “Augustin Isnard” durağında inebilirsiniz..(M08 otobüsünün daha manzaralı yollardan seyahat ettiği söyleniyor..)



Leave a Reply